menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Şartlar Sandığı

11 1
28.07.2025

- Tek parti döneminde demokrasi, hukuk, ifade hürriyeti, insan hakları noktasında birçok sorun olmadı mı?

- Olabilir, o günün kendine has şartları öyle gerektiriyordu.

- Demokrasi vadederek antidemokratik uygulamalar, hukuk vadederek İstiklal Mahkemelerindeki hukuk dışı uygulamalar, ifade hürriyeti vadederek Nazım Hikmet, Kemal Tahir, Sabahattin Ali, Mehmet Akif ve daha birçok yazarı, düşünürü mahkûm etmek, sürgün etmek normal mi?

- Tamam da o günkü şartlar bunları zorunlu kılıyordu. Bunların olması kaçınılmazdı.

***

Yukarıdaki diyalogda eleştiren ve savunan tarafların bir mantık işleyişi var. Eleştiren, vadedilenlerle icraatların taban tabana zıt olduğunu belirtiyor. Savunan da vadedilen hedefe ulaşmak için bu ihlallerin yapıldığını, bunu meşru ve mazur görmek gerektiğini, eleştirilerin haksız olduğunu, bu uygulamalar bahsedildiği gibi olmasa istenilen hedeflere ulaşılamayacağını belirtiyor.

Şimdi yukarıdaki diyaloğu farklı biçimde kurgulayalım. Eleştiren ve savunan tarafların mantık işleyişi aynı olsun ama diğer unsurları değiştirelim: Fatih Sultan Mehmet’in kanunnamesindeki “Kardeş Katli” meselesi bağlamında yukarıdaki diyaloğu tekrar kurgulayalım. Cemel Vakası bağlamında yukarıdaki diyaloğu tekrar kurgulayalım. 27 Mayıs, 12 Eylül darbeleri bağlamında yukarıdaki diyaloğu tekrar kurgulayalım. Hatta bugünkü herhangi bir yönetimsel mesele bağlamında yukarıdaki diyaloğu tekrar kurgulayalım.

Görülür ki tarihi ve sosyal meselelerde bahse konu olan hatalar, savunucular tarafından “şartlar öyle gerektirdiği için” diyerek gayet kolay biçimde meşrulaştırılmaktadır. Bu noktada asıl enteresan olan savunma makamı, eleştirmeye başladığında karşı tarafa farklı davranır. Kendisi; işine geldiğinde ideolojisi, inancı noktasında getirilen tarihsel, sosyal, siyasi eleştirileri “Şartlar öyle gerektiriyordu.” diye savuştururken, pozisyonu değiştiğinde muhatabına bu hakkı vermez.

Tek parti dönemine dair eleştirileri “Şartlar öyle gerektiriyordu.” diye savunan birisi, Yavuz Sultan Selim’in Doğu politikasını, Fatih Sultan Mehmet’in kardeş katli uygulamasını şiddetli biçimde tenkit eder ve “Şartlar öyle gerektiriyordu.” savunmasını kabul etmez. Devletin uygulamalarındaki bir takım kanun ve hukuk dışı uygulamaları eleştiren partiler, cemaatler; kendilerine yöneltilen aynı başlıktaki eleştirileri “şartlar öyle gerektirdiği için mecburen” diye meşru ve mazur göstermeye çalışırlar. Ancak devletin bu savunmayı yapmasını kabul etmezler. ( Bu örneklerdeki rolleri ters çevirebilirsiniz.)

“Şartlar öyle gerektiriyordu.” yaklaşımı iki açıdan sorunlar doğurmuştur:

Birincisi,

İslam tarihi açısından ilk dönemleri kutsayıp “şartlar öyle gerektiriyordu” diye tartışmayı kapatmak doğru biçimde analiz edilip; hatalar, hatalara neden olan şartlar, yöntemler, ilkeler gözden geçirilerek sağlıklı sonuçlara ulaşılamamıştır. Bu da aynı hataların tekrarlanmasını doğurmuştur. Oluşturulan dokunulmazlık alanı, birtakım söylence ve hurafelerin doğması için uygun zemin oluşturmuştur. Politik ayrılıkların mezhepleşmesiyle birlikte İslam dünyası açısından bitmeyen çatışmalara zemin oluşturmuştur. Döneme atfedilen dokunulmazlık ve kutsiyet, sonraki yüz yıllarda da benzer sorunların hatta daha büyük sorunların yaşanmasına neden olmuştur. Bugün tüm kesimlerin........

© Fikir Coğrafyası