menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Haklısınız ama…

8 0
03.06.2025

Tarihi, dini, kişisel, politik meselelerle ilgili tartışmalarda sıklıkla “Haklısınız ama…” diye başlayan cümleler kurulur. Bu ifade aslında meşhur film sahnesindeki “Yaptım, yaptım ama bir sor niye yaptım?” cümlesinin başka bir biçimidir.

Yanlışları tevil etmek için giriş ifadesi olan “Haklısınız ama…” aynı zamanda önemli bir göstergedir. Bu ifadenin neredeyse tüm tartışmalarda kullanılması toplumun geneli için ciddi bir tehlikeye işaret eder.

Tartışan taraflardan biri ilkesel olarak söylediklerinde haklıdır ve öteki tarafı temsil eden de amiyane tabirle “kıvırmak” için “haklısınız ama…” diyerek söze başlar ve topu karşı sahaya atar. “Haklısınız ama”dan sonra karşı tarafın yaptığı benzer hatalardan örnekler vererek; bu hataların yüce, ulu, kutsal amaçlar için yapıldığını belirterek kendi hatalarının da mazur görülebileceğini savunur. Yani aslında tartışan iki taraf da ilkesel olarak aynı meselede yanlışlar yapmıştır: Yolsuzluk, adaletsizlik, adam kayırma vb.

Peki, bu ifade, bu tavır ne anlatıyor?

“Evet, ortada bir yanlış var ama ben-biz-bizimkiler tarafından bu yanlış çok önemli ve haklı bir nedenle yapılmıştır.” Yanlışları taraftalar nezdinde meşru-mazur gösteren çok önemli, asla görmezden gelinemez meseleler vardır: Konu bir milletin tarihine ya da bir dinin tarihine müteallik bir konuysa bahsi geçen yanlış o milletin bekası için, o inancın bekası için işlenmek zorunda kalınmıştır. Tarihten kötü, yanlış, trajik örnekler verip bunlar ilkesel olarak eleştirildiğinde cevap olarak “iyi niyet, beka, zorunluluk” kavramlarıyla meşrulaştırma ve mazur gösterme yoluna başvurulur. Politik düzeyde taraflar birbirlerinin kirli çamaşırlarını ortaya döktüklerinde de tartışma bu bağlamda gelişir: “Haklısınız ama sizinkiler de şöylesi yanlışlar yaptı, bizimkiler ise bu hataları daha ulvi nedenlerle yapmak zorunda kaldı.” Hatta tartışmaya konu olan mesele bir cürmü meşhuda dönüştüyse “ Yaz kızım, 200 torba çimento, 20 kamyon çakıl, 15 tane kapı…” diyerek suçu asla üstlenmeyen bir pişkinlik ortaya çıkar.

Öyle mühim hedefler vardır ki onlara ulaşmak için yanlış, kötü şeyler yapılabilir ve bunlar meşru-mazur görülebilir. “Vatanın bağımsızlığı, Allah rızası, Atatürkçülük uğruna, Osmanlı torunları olarak, Türklüğün bekası, Kürtlerin özgürlüğü, Çağdaş bir yaşam için her türlü yanlışlık meşru ve mazur görülmelidir.” demektir aslında bu. Kutsal bir ideal, çok önemli bir hedef........

© Fikir Coğrafyası