Obruklar, tamamlanmamış haklar: Sağlık ve emeklilik
Sağlık ve emeklilik güvencesi, tıpkı derinlerde gizlenmiş bir obruk gibi; bazen yüzeyde sağlam görünür, ama altındaki boşluk bir gün ansızın çökebilir.
Bu boşluk, yıllar önce hükümetin dilinde Tamamlayıcı Sağlık Sigortası (TSS) olarak adlandırılıyordu. Bugün ise yeni bir evreye geçilerek buna Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES) eklendi.
Başlık adları çoğalsa da mantık aynı: Devletin güvence altına alması gereken hakların bedelini yurttaşın cebinden karşılamasını beklemek. Evrensel hakların teknik bir ürün ve finansal bir mesele gibi sunulması, bu hakların özünde barındırdığı felsefi, etik ve insani bakışı görünmez kılıyor.
Emeklilik ve sağlık, piyasanın pazarladığı bir ürün değil, yurttaşın doğuştan gelen hakkıdır. “Tamamlayıcı sigorta” denilerek hak, piyasa aracına dönüşür; yurttaş artık hak sahibi değil, müşteri olur. Oysa sosyal haklar, en zayıfı koruyarak anlam kazanır.
Sosyal güvenlik, bireylerin kendi kaderiyle baş başa kalmadığı, herkesin herkes için ödediği bir dayanışma havuzudur. “Primini öde, riskini satın al” anlayışı, bu havuzu çökertebilir; prim ödeyemeyenler görünmezleşir, düşük prim ödeyebilenler değersizleşir ve hasılı piyasa mantığı en savunmasızları dışlar.
Kamusal sistem geri çekildiğinde yalnızca piyasa değil, dini cemaatler ve vakıflar da........
© Evrensel
