Barışın fizyolojisi: Travma, barış ve biyolojik bellek
Bir toplum barışa hazırlanırken, sadece topraklar değil, bedenler de iyileşmeyi bekler. Barış yalnızca imzalarla değil, hatırlama biçimimizle başlar.
Savaş ve çatışma dönemleri yalnızca mermilerle, haritalarla ve siyasi liderlerle anılmaz. Asıl izler, beynin kıvrımlarına ve hücrelerin derinliğine yazılır.
Ve işte bu yüzden, gerçek bir barış süreci; beynin hafızasını tanımalı, ama aynı zamanda bedenin sakladığı sessiz tanıklığı da duymalıdır.
Bir hücre, on yıl önceki şeker yükselişini unutmaz.
Kandaki kısa bir öfke, karaciğerde uzun bir iz bırakır. Vücudumuzda beyinden görece bağımsız metabolik hafıza, sessizdir ama ısrarlıdır.
Bir mühendis bilir: Çelik, eğildiği noktayı bir daha asla tam unutmaz. Soğukta çatlayan metal, yeniden ısınsa da, o çatlağın yerini hep hatırlar. Metal hafıza, atomların arşividir.
Peki ya toplum? Ya yürünememiş barış yolları, yarıda kalan yüzleşmeler, adını koyamadan gömülen ölüler?
Barışın yokluğunda biriken yük, sadece arşivlerde değil, çocukların bağışıklık sisteminde, kadınların kemik yoğunluğunda, yaşlıların titreyen ellerinde birikir.
Barışın da hafızası vardır. Ve bu hafıza, sustukça değil, konuşuldukça iyileşir.
Barışın sosyoekonomik, kültürel boyutu çokça anlatılır ama barışın bir biyolojisi, fizyolojisi olduğu ıskalanır.
Savaş sadece toprakta değil, bedenin içinde de iz bırakır: Kronik stres, yüksek kortizol, artan insülin direnci, bastırılmış bağışıklık…
Bir barış süreci, sadece ateşkesle değil, her bir yurttaşta sinir sisteminin yeniden güven hissine kavuşmasıyla başlar.
Yıllarca tehdit altında yaşamış bir toplumda: Kalp hastalıkları artar, otoimmün hastalıklar yaygınlaşır, travma sonrası hormonal sistem çöker, çocuklar büyüyemez, yaşlılar iyileşemez.
Barış ise:
-Parasempatik sinir sistemini yeniden etkinleştirir,
-Bağışıklık sistemine onarım izni verir,
-Epigenetik düzeyde kuşaklar arası yaraları sarmaya başlar.
Adaletin geciktiği yerde kortizol yükselir. Yüzleşmenin ertelendiği toplumlarda beden unutmaz.
Ve barış, önce hücreye dokunarak başlar. Bu çerçevede şunu söyleyebiliriz: Barış sadece bir siyasal anlaşma ya da ruhlara hitap eden bir süreç değil, aynı zamanda biyolojik iyileşme sürecidir. Tıpkı bir yaranın kabuk bağlaması gibi; ama kabuğun tutması için içeride kanamanın durması gerekir. Barış bu bağlamda bütçe bağlamında sosyal güvenlik ve genel sağlık sigorta bütçelerinin nefes almasıdır.
Metabolik hafıza, bize şunu söylüyor: Beden, geçmişi not eder. Ona nasıl davrandığımızı hatırlar. Ama iyi haber şu: Erken müdahale ile bu hafızayı olumlu yönde şekillendirmek hâlâ bizim elimizde.
Zamanında........
© Evrensel
