menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Doğu Avrupa ve Ukrayna düğümü

17 1
31.08.2025

Alman faşizmi, sonradan Dünya Barış Günü’ne kaynaklık eden 1 Eylül’de (1939) Polonya’ya saldırırken, hedefinde asıl olarak Sovyetler Birliği (SSCB) vardı. Bunun bir nedeni kapitalizme karşı halkların yeni umudu olarak yükselen komünizmi ortadan kaldırmak iken, diğeri kapitalizmin gelişmesiyle hızla güçlenen Alman sermayesi için yeni pazarlarlar, hammadde ve enerji kaynaklarına ulaşmaktı. 1870/71’deki Alman-Fransız savaşından sonra Alman krallıklarının Prusya liderliğinde Alman İmparatorluğu (Deusche Reich) adı altında birleşmesiyle hızla sermaye birikimine kavuşan, bunun için Afrika’dan Avrupa’ya kadar uzanan değişik coğrafyalarda sömürgeler peşine düşen, Kayser II. Wilhelm döneminde “Platz an der Sonne” (Güneşte bir yer) olarak bilinen emperyalist politika izleyen Alman burjuvazisi için Doğu Avrupa hep hedefte oldu.

Köklü bir imparatorluk geçmişi olan Rusya ile dönemin en güçlü Alman devleti Prusya arasında Doğu Avrupa’nın paylaşımı için pek çok savaşlar yapıldı. Öncesi bir yana 1756-63 yıllar arasında yaşanan “Yedi Yıl Savaşları” da Prusya Kralı II. Frederick’in Doğu’ya açılma hevesi nedeniyle çıkmıştı.

Prusya, Rus ve Avusturya-Macaristan imparatorluklarının ortasında duran Polonya da bu nedenle uzun yıllar her iki imparatorluğun üzerinde egemenlik kurmak istediği, böldüğü, paylaştığı ülke oldu. 18. yüzyılın sonlarından itibaren (1772, 1793, 1795) Polonya, komşu imparatorluklar Prusya, Rusya ve Avusturya arasında paylaşılmış ve bu durum 123 yıl boyunca bir Polonya devletinin kurulamasını engellemişti. Bu nedenle dönemin ilericileri tarafından “Polonya sorunu” her fırsatta gündeme getirilerek, bağımsız bir devlet olması gerektiği savunuldu.

Birinci Emperyalist Paylaşım Savaşı’ndan sonra, bugünkü kadar büyük yüzölçümüne sahip olmazsa da bağımsızlığın kazanan Polonya, Alman sermayesinin hiçbir zaman tam olarak kaybetmeyi sindiremediği bir saha oldu. Bu nedenle kaybedilen Polonya pazarı ve topraklarının yeninden kazanılması gerektiği her fırsatta egemen sınıfın temsilcileri tarafından dile getirildi.

Belirtmek gerekiyor ki; tarihte sadece Polonya değil Doğu Avrupa’nın bütünü sadece Prusya/Almanya’nın değil, Fransa’nın da gözünü diktiği coğrafya idi. Napoleon Bonapart da 19. yüzyıl başında kasıp kavurduğu........

© Evrensel