menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Dış borç ve sosyalist kemer sıkma

62 8
13.07.2025

Günümüzün çoklu kriz ortamında, sanayi politikalarının geri dönüşü ve küreselleşmenin sınırlandığı yeni bir uluslararası düzenin oluştuğu bir eşikteyiz. Bu dönüşüm, farklı nedenlerle ve biçimlerde de olsa ekonomik planlama fikrini yeniden güncel hale getiriyor. Zira iklim krizi, enerji dönüşümü ya da toplumsal eşitsizliklerle başa çıkmak artık piyasa mekanizması dahilinde neredeyse imkansız.

Ancak planlamanın nasıl bir içerikle yeniden gündeme alınacağı, hangi toplumsal sınıfların lehine ve ne tür bir iktidar ilişkisi içinde örgütleneceği soruları, bizi 20. yüzyıldaki planlama deneyimlerine eleştirel bir gözle bakmaya davet ediyor. Bu nedenle geçmişin sosyalist ve kapitalist planlama pratiklerinin başarısızlıkları kadar, potansiyellerini de yeniden değerlendirmek hayati bir öneme sahip.

Bu yazıda, daha önce başladığım bu tartışmanın bir devamı olarak, 1970’lerin sonunda sosyalist dünyanın temel ekonomik örgütlenmesi olan COMECON (Karşılıklı Ekonomik Yardımlaşma Konseyi) deneyimini ele alacağım.

1970’lerin sonlarına doğru COMECON, kapitalist dünya sistemiyle giderek derinleşen ilişkilerinin yol açtığı çelişkilerle sarsılmaya başladı. Bu kriz, yalnızca mali bir darboğaz ya da birkaç başarısız sanayi projesiyle sınırlı değildi; aynı zamanda sosyalizmin bürokratik biçimlerinin içsel sınırlarını ve emperyalist sistemle bütünleşmenin yaratabileceği yapısal bağımlılıkları da açıkça ortaya koydu.

1970’li yıllarda Polonya, Macaristan ve Doğu Almanya gibi ülkeler, Batı teknolojisinin gerisinde kalmamak ve sanayilerini modernleştirmek amacıyla büyük ölçekli dış borçlanmalara yöneldiler. Bu strateji, kısa vadede kalkınma ve teknoloji transferi gibi bir amaç taşısa da, uzun vadede tam tersi bir etki yarattı.

Alınan krediler Batı teknolojilerinin doğrudan ithalatına yönlendirilmişti. Ancak bu ithalat, sosyalist ülkelerin kendi teknolojik kapasitelerini geliştirmesine katkı sunmadı. Aksine, bu ülkeler için yapısal bir dışa bağımlılık ilişkisini kurumsallaştırdı. Sanayi projeleri, yerli bilgi üretimi ve üretim araçları üzerindeki toplumsal kontrol temelinde değil, dış teknolojiye adaptasyon üzerinden şekillendi.

Bu........

© Evrensel