“Marx'ın mezarına Labubu bebeği bırakıldı.”

Birkaç hafta önce sosyal medyada dolanan bu başlıkla toslaştığımda, Labubu'nun ne olduğunu bilmemek cümlenin zihnimdeki etkisini artırdı. İçimden tekrarladım: Marx'ın mezarına Labubu bebeği bırakıldı.

Birinin mezarına Labubu bebeği bırakmanın ne anlama geldiğini düşündüm önce. Kadim bir kültürden ayinsel bir işaret mi canlandırılmıştı? Verilen mafyöz bir mesaj mıydı? Ölü birini hayatını almakla tehdit edemeyeceklerine göre Marx'ın fikriyatına yönelik bir gözdağı mıydı? Belki umumi gidişattan kararmış bir muhakemeyle kötüye yormuştum. Belki de tersine, dünya halklarının silkinişine delaletti bu; Marx'ın mezarına Labubu'nun bırakılması küresel bir devriminin şifresi, insanlık tarihinden kapitalizmi silmenin son safhasına doğru sessizce sözleşilen günün işaret fişeğiydi.

Sonra tabii Labubu neymiş öğrendim. İçinde ne ilginçlik ne derinlik barındıran bir hikâyeydi. Hızla fazlaca popüler olmuş tüylü bir oyuncak. Marx ile küresel fenomen haline gelmiş ticari bir ürünün böyle karşılaşmasından kapitalizm eleştirisi çıkarmak, bu ana her şeyi çıplaklığıyla gösteren bir fotoğraf olarak bakmak için ne yazık ki saatler çok geç. Seattle'dan Tahrir'e, Londra'dan İstanbul'a, Gezi'ye uzanan kalkışmaların heyecanına isabet etmiş ilk gençlikleri sayesinde bugünün maaşlı kölelik düzenine katlanabilen ya da aynı sebeple azap içinde yaşayan bir çift Marx'a vefa ziyaretine gelmiş olabilir ve belki o sırada onlara özenen çocukları oyuncağını sakallı dedeye hediye etmiştir. Bir hikâye en fazla böyle yerlerden çıkar.

İki gün önce Labubu bebeklerinin üreticisi Pop Mart'a altı ay içinde bıraktığı kârın yüzde 400 katlandığına dair bir haber dolandı. Trilyon dolarlık, tam akılda tutulamayacak cinsten........

© Evrensel