menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Süreç ve ulusun yeniden inşası

44 1
11.07.2025

2015’te Dolmabahçe’de çözüm masası tek taraflı devrildikten sonra iktidarın ‘hendek savaşları’ olarak adlandırdığı bir ‘çöktürme’ dönemi başlamıştı. Birçok kentte uygulanan sokağa çıkma yasakları eşliğinde başlayan çatışmalarda çok sayıda insan öldü, Sur gibi kentler yerle bir edildi. Gerekçesi, Suriye’de tırmanan iç savaşla eş zamanlı olarak sınır ötesinde üç Kürt kantonunun kurulmasının sınırın bu tarafında da yerel öz yönetim deneyimlerinin başlatılmasına ilham olmasıydı. Devletin ulusal ve bölgesel güvenlik kaygısının had safhaya tırmandığı, TSK’nin birliklerini sınıra doğru yönlendirdiği karışık, gerilimli bir dönemdi bu. 1993’te Özal ile başlayan ‘barışma’ hamlelerinin ikincisi de böylece yalan olmuştu.

Üçüncü ‘süreç’e bu arka planla ancak aynı yol haritasıyla girildi. Devletle örgüt arasında yapılan ve görüşmelerin içeriğine dair pek az şeyin bilindiği, ana muhalefet partisi dahil toplumsal kesimlerle hiçbir gelişmenin paylaşılmadığı ‘süreç’in şu anki aşamasında bir grup gerillanın silah bırakmasına gelindi. Süreç belli ki böyle küçük dev adımlarla örülecek. Bir adım devletten bir adım Kürt hareketinden. Aşırı temkinli bir hızla yürünecek.

Peki ama nereye?

Devletin öğrenilmiş reflekslerinden ve Bahçeli’nin açıklamalarından bu sürecin ‘ulusal yeniden inşa’nın, ki Erdoğan buna iç cephe diyor, başlıca koşulu bir terörsüz Türkiye’nin imali. Öcalan’ın açıklamalarına göre de konfederal örgütlenmiş ‘demokratik ulus’un inşası. Açıklamaların hem her iki tarafta yıllarca körüklenen milliyetçi refleksleri, hem iç ve dış kamuoyunun hassasiyetlerini, hem de süreçten beklentilerin net olması için uğraşılmış içeriği, son tahlilde ulusun nasıl tanzim edileceği ile ilgili. Öcalan’ın sözleriyle ‘sadece Kürt tarihsel toplumu için değil bölgesel küresel toplum için de tarihsel ve toplumsal’ bir adım atılıyor........

© Evrensel