Neoliberalizm ve alt-kimlikli birey
Binbir yüzlü kapitalizm, uzun deneyimlerinde sağladığı bilgilerle karşılaştığı sorunları çözmede fevkalade ustaca davranmasını çok iyi bilmektedir. Her krizde yeni bir durakta nefeslenmekte, yeni politikalar ya da uygulama sistemleri geliştirmekte, toplumların bir bölümünü “safra” gibi saf dışı bırakarak, geride kalan sağlarla yoluna devam etmektedir. Genel halkı bir tarafa bırakalım, ne hazindir ki, ilk sıralarda yer alan “ivy league” sıfatı kazanmış üniversiteler de bu numarayı yutmakta, hatta yeni politikaları bulunmaz Hint kumaşı gibi bilimsel gerçek olarak genç dimağlara zerk ederek, sistem ideolojinin oluşumuna büyük katkı sağlamaktalar.
1950-1974 aralığında yaşanmış “Kapitalizmin Altın çağı” döneminin sonuna doğru krize giren kapitalizm, neoliberal olarak halka takdim edilen sözde yeni bir toplumsal düzene geçti. Bu sistemde altyapıda ekonomik üretim ilişkileri sürdürülürken, geçiş suhuletinin sağlanabilmesi için üstyapıda da toplumsal ideolojik alanda yoğun çalışmalar gerçekleştirildi. Bu bağlamda, alt-kimliklerle donatılarak özgürleştirilmiş, kendi sorumluluğunu haiz ve yükümlü “birey” kavramı öne çıktı, çıkarıldı. Daha da detaylı bakılabilecek böylesi toplumsal yapılanmadan amaç neydi, neoklasik iktisat yapılanmasının uzun süre ihmal ettiği birey, nasıl oldu da ve hangi mantıkla günümüzde böylesi cilalama sürecine alınıyordu? Oysa sebep çok açıktı. Şöyle ki, kapitalizm sıkışıyor; Avrupa’da uzun süre uygulanan sosyal demokrasi zayıflıyor, sistem çatışmaları giderek yoğunlaşan biçimde su yüzüne çıkıyordu. Komünizm belası da tarihten silinmiş olduğuna göre, çevresel ekonomiler, ancak merkeze hizmet ya da kaynak sunabildikleri derecede ve sadece sömürü merkezi olarak devrede tutulmalı idi. İşte, bu mantıkla sahneye sürülen neoliberal toplumsal yapıda alt-kimliklerle bireyselleştirilen insan/emek sermayeye karşı güçlü cephe oluşturamayacak, bireyselleşme yükselirken örgüt yapısı zayıflayan sendikalar güçsüzleşerek, emek-sermaye çatışmasında emek alan kaybedecekti. Ulus içi yaşananlara paralel olarak uluslararası alanda da güçlü merkez ekonomileri karşında güçsüz çevre ekonomileri sadece merkeze sağlayacakları kaynak ve emek-gücü ile zayıflayacak şekilde ayakta kalabileceklerdi.
Alt-kimliklerin üst-kimlik yapısına çıkarılması hiçbir anlam veya yorumla, güçlü merkez ekonomiler tarafından çevresel konumlu toplumlara sağlanmış özgürlük yolu olarak anlaşılamaz/anlatılamaz. Alt-kimlik meselesi ezilen kesimlerin mücadelesi ile de........
© Evrensel
