Kapitalizm yaşadıkça emperyalizm ensemizdedir
Emperyalizm; bazen savaş görüntüsüyle, bazen demokrasi ve özgürlük görüntüsüyle, bazen de olağan ekonomik işlem görüntüsüyle kendisini perdeleyen, her hal ve koşulda kapitalizmin temel gıdasını sağlayan siyaset harikasıdır!
Görüntüsü ne olursa olsun emperyalizm, devletler arası ilişkilerin politik görüntülü fakat özünde ekonomik çıkar amaçlı saldırı yöntemidir. Emperyalizm süreci, tarihin farklı zaman boyutlarında farklı veçhelerle zuhur ettiği gibi, günümüzde Ortadoğu’da yaşandığı üzere, tarihin her aşamasında ortaya çıkan ya bölgesel hakimiyet sağlama amaçlı, ya da siyasal güç ve ekonomik çıkar amaçlı, hatta küresel hakimiyet kurma amaçlı saldırıdır. İlk dönemlerin askeri müdahale ve saldırganlık modellerinin günümüzde ekonomik ve ticari ilişkilere ve Ortadoğu’da görüldüğü üzere farklı hedeflere yönelmiş olması işin özünü değiştirmemektedir.
Ne ilginçtir ki, tarihin derinliklerine gömüldüğü düşünülen “inferno” vahşeti sanki bir ulusun bilinçaltını temizleme deneyimine benzer şekilde farklı yöntemlerle adeta yeniden tarih sahnesine çıkıyor olması siyaset psikolojisinin ilginç araştırma alanı olsa gerek! Nitekim Ortadoğu’da yaşanan cehennem ne Engels’in tanımladığı emperyalist ilişkiyi, ne de çağımızın küresellşeme olarak bilinen örtülü sömürü ilişkisini andırmaktadır. Bu nedenle, Ortadoğu’da yaşananları örtülü emperyalist ilişki olarak değil, en kaba hali ile ülkelerin işgali ve arazinin güçlülerin tercihi doğrultusunda yeniden şekillendirilmesi olarak görmek gerekir. Gerek İkinci Paylaşım Savaşı sonrasında egemenliğin İngiltere’den ABD’ye geçmesi, gerek bölge koşullarının değişmiş olması ve oluşan yeni güç dengelerinin bölge üzerindeki çıkarının farklılaşması bölgenin yeniden şekillendirilmesini gerekli kılmıştır. Tarihin bu aşamasında tarihsel süreçleri okuyamayan ve derinliğine anlayamayan bir kadronun Ortadoğu eş başkanlığı görevine soyunması salt Ortadoğu ülkelerinin değil, Sevr’le medeni dünyaya adım atmış Türkiye’nin de o medeni dünyanın lehine ufkunun karartılmasında etkili olmuştur.
Garabete bakın ki, İsrail bölge komşu devletten herhangi birinin nükleer güce sahip olmasına olumlu bakmazken, kendisi Ortadoğu’da nükleer güce sahip tek ülke olarak kimseye hesap vermeden ve hiçbir denetime tabi olmadan barınabilmektedir! Belki de İran’a taraf çıkma girişimlerinde bulunan bazı devletleri bu amaçlarından saptırmak amaçlı da olsa gerek, yüreklere su serpici barış yapılmış olmasına rağmen, geçmişin İngiltere’sinin yerini almış olan günümüzün........
© Evrensel
