menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Emek – ücret – artık değer

22 1
21.06.2025

Değerli okurlar, hatırlarsınız; geçen haftaki yazıyı bana kızmanız pahasına, bir konuyu tartışmaya açarak kapatmıştım. İşte bugün sizlerle havada bıraktığım bu alanı tartışmak istiyorum. Önce geçen haftaki yazının son paragrafına göz atarak, meseleyi kısaca hatırlayalım: “Eğer emek toplumsal değer yaratıyor ve emeğin elde ettiği ücret yarattığı değerden düşük tutularak, toplumsal kaynakların bir kısmı patronda birikiyor ise, bunun emeğin yoksullaşması dışında kime ne zararı olabilir ki?​”

Önce konuyu genel hatlarıyla ele alalım. Değer yaratan emektir. Yaratılan değerden ücret dahil reel maliyetlerin çıkartılması sonucunda “artık değer” elde edilir. Artık değer ne kadar büyük olursa, toplumun tasarruf ve yatırım kapasitesi de o kadar büyük olur. Bunun anlamı şudur ki, bir dönemde yaratılan değerden ne kadar büyük kısım tasarruf edilip yatırıma ayrılırsa, nesiller arası kaynak dağılımı da o kadar büyük olur. Başka bir deyişle, yüksek tasarruf ve yüksek yatırımın anlamı, bir önceki neslin kendinden sonraki nesle yüksek aktarım yapmış olmasıdır. Diğer bir deyişle, bu süreç dahilinde hareket eden bir toplum giderek büyüyen ve refahını yükseltici şekilde ilerleyen toplum modeli sergiler, hatta geçmiş nesillerde aşırı sömürmüş olduğu emekçiyi de giderek daha yüksek gelire taşıyabilir.

Bu konuda daha ilerlemeden, sol kesim arasındaki bir tartışmaya da kısaca değinerek, kapitalist sistemdeki ana konumuza dönelim. Sol teorinin genel kuralına göre, toplumda yaratılan değer emeğin ürünü olduğundan, yaratılan değerin ürünün sahibi emekçidir. Bu görüşe göre, emeğin yarattığı değerden yapılan ve patrona kâr olarak aktarılan her kesinti sömürüdür. Peki, ortodoks görüşe sıkı sıkıya bağlı kalarak ve toplumsal harcama kalıplarına dair kısıtlayıcı hiç bir kurak koymadan emekçilere yarattıkları tüm değeri verelim. Emekçi gruplar arasındaki farklı tüketim ve tasarruf eğilimlerine bağlı olarak bir kısım emekçiler tasarruf yapmış, biri kısım emekçiler ise tüm gelirlerini harcamış olarak bir süre sonunda iki sınıflı bir toplumla karşılaşırız: sermayedarlar ve emekçiler! Açıktır ki, sol sistemde durum farazi örnekteki kadar........

© Evrensel