Yetersiz bakiye!
‘Kurallara dayalı dünya düzeni’ zaten egemenlerin çıkarlarına göre ayarlıydı, tutarsızdı, hepten yalana çıktı!
Gazze’de bir ateşkes çağrısı bile yapamayan BM Güvenlik Konseyi bir soykırımı daha önleyemeyerek, 5 nükleer gücün tekelindeki bu yapıya ‘terör konseyi’ diyen Albay Muammer Kaddafi’yi haklı çıkardı.
Amerikan yönetimi New York’ta toplanan BM Genel Kuruluna katılacak ülke ya da liderlere, çıkarlarına göre vize kısıtlamaları getirerek dürüst bir ev sahibi olamadığını kanıtladı.
Yeryüzünde ‘savaşlar’, çıkaranların tekelinde olduğu sürece BM’den insanlığın hayrına bir cacık olmayacak!
Fakat “tehditkar tüccar” Donald Trump’ın dünyasında Amerikan sunağına son bakiyesini de koyarak yaranmaya can atan liderler varken her türlü zoka da yutuluyor.
Filistin için en üst perdeden çıkışlar yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Trump’tan aldığı Beyaz Saray davetiyle neşesini buluyor. Yüzündeki mutluluk “dostum Trump” sözleriyle kelimelere dökülüyor. Üstelik ABD altıncı kez ateşkes tasarısını öldürerek soykırımcının koruyucusu ve soykırımın tedarikçisi olduğunu bir kez daha ortaya koyduktan hemen sonra.
25 Eylül’de Oval Ofis’te, S-400 nedeniyle Türkiye’nin atıldığı F-35 programı ve CAATSA çengeliyle koşullara bağlanan F-16 paketi üzerine yeni sakız çiğnenecek. Erdoğan bazı taahhütler karşılığında Suriye’de bir-iki iyilik bekleyecek. Hani iç sesin dediği gibi; ‘İsrail Dürzilere kalkan olduğu gibi Fırat’ın doğusunda Kürtlere el atmazsa memnun oluruz’; ‘Özerklik diye tutturan SDG’yi de artık sistemde eritsek iyi olur! Ki ortak çıkarlarımıza daha rahat odaklanalım!’
Ama çıkarcı dostluğun maliyetleri de olacaktır. Bakiye yetersiz ise çek yazarsın! Aslında Erdoğan’ın 2002’den bu yana İsrail’e çok değerli hizmetleri oldu. Bunun biriktirdiği kredide bir bakiye sorunu olmamalı(ydı). Yine de 23 yıl sonra dahi iktidara yürüdüğü yolun hâlâ açık tutulduğundan emin olma gereği tutuyor.
Kolay değil tabii. Evin içi darmadağınık. Talan ekonomisi, yutacak ulusal servet bırakmadı. Sıra birbirini yemeye geldi. Yoksulluk derinleşiyor. Hak-hukuk-adalet alanı tarumar edildi. Sınırların ötesinde de işler planlandığı gibi gitmiyor. Suriye’de kurulan denklemin ayakları sallantıda. İsrail’in dayatmalarından azade değil. Seçilmiş halkın hizmetkârlarına minnet duyması gerekmiyor!
Üstelik masanın öteki ucunda “Aptal olma” diye zılgıtı yeniden atabilecek karakterde narsist bir züppe oturuyor. O yüzden İstanbul’da gizlice ‘Junior’ Donald’la görüşerek babasının sunağına ne koyabileceğini anlamaya çalıştı. Ne koyduğunu sormak da hadsizliğe gidiyor tabii!
Ortağı MHP Lideri Devlet Bahçeli, “ABD-İsrail şer koalisyonuna karşı en uygun seçenek ‘TRÇ’ ittifakının inşa ve ihya edilmesidir” diyerek Türkiye, Rusya ve Çin üçlüsüyle stratejik gelecek tahayyül etse de Erdoğan’ın........
© Evrensel
