menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

“Gümrük vergisi” tartışmasının sefaleti

17 1
12.04.2025

Geçen hafta Trump’ın yürürlüğe koyduğu tarifeler (yani gümrük vergileri), ekonomiyi onarılamaz bir krize sürüklemiş göründü ilk başta. Trump Çin hariç tüm “aşırı yüksek” tarifeleri erteleyince piyasalar bir günlüğüne sakinledi, sonra yine düşüşe geçti. Zaten yerinde bıraktığı ’luk tarifeler dahi “normal” oranların üzerinde. Kriz hala kapıda.

Amerika’daki anaakım tartışma, “Gümrük vergisi ekonomi için iyi midir, kötü müdür” basitliğinden kurtulamıyor. Paul Krugman gibi görece daha nitelikli, yıllar boyunca ekonomik ortodoksinin birçok boyutunu sorgulamış ekonomistler bile, sürüyü takip edip gümrük vergisi karşıtı ezberleri tekrarlıyor.

Oysa mesele, Almanya gibi üretimi merkezde tutmaya çabalayan bir iki ülke dışında, Batı kapitalizminin son kırk-elli yıldır finansallaşmış olması… Üretimi Çin başta olmak üzere doğu ve güneydoğu Asya’ya bırakması… Üretim açığını kapatmak için borca başvurması… Ve artık bu borcun faizinin bile altından kalkamaması… Diplomatik ve askeri yöntemlerle değeri yüksek tutulan doların bu çelişkileri artık kendi başına taşıyamaması.

Biden dahi yavaş yavaş bu durumu düzeltmeye çalışmaya başlamış, ancak uygulamaları tamamen yetersiz kalmıştı. Trump, borç ve borç faizi ile başa çıkabilmek için, Stephen Miran gibi birkaç “şahin” ekonomistin rehberliğine de başvurarak, gümrük vergilerini bir tehdit silahı olarak kullanıyor. Faizi aşağıya çekmeye, böylece borç yükünü hafifletmeye çalışıyor.

Fakat bu planın kör noktası, yapısal krizi sadece derinleştirecek olması. Trump ve çevresindekilerin, “Tarifeler uzun vadede iş yaratacak, göreceksiniz” açıklamalarının dayanağı zayıf. Bunun nedeni, yine yaygın ezberlerin belirttiği gibi, gümrük vergilerinin her durumda kötü olması değil. Asya örneklerinin gösterdiği gibi, gümrük vergileri, başka uygulamalarla........

© Evrensel