CHP ve seçmenine pranga politikası!
Seçim ve genel oy hakkı “Burjuva demokrasisi”nin temel bir göstergesi sayılıyor. “Kuvvetler ayrılığı” ise başkaca yönetim biçimlerinden üstünlüğünün! Türkiye’de “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”ne geçişle ikincisinin yok edildiği; burjuva bürokratik yönetim aygıtının kurumsal tüm yönetim yetkilerinin “Başkan Erdoğan”nın elinde toplandığı biliniyor; “Tek Adam Yönetimi”, “Saray Rejimi” nitelemeleriyle bu duruma işaret ediliyordu. Erdoğan yönetimi sözcüleri bu ‘yeni sistemi’, bürokratik işleyişin yol açtığı zaman yitimi ve engellerin ortadan kaldırılmasıyla işlerin hızla yapılmasını sağladığı iddiasıyla övmeye devam ediyorlar. Sistem, bir dönemler ABD’den getirtilip başbakanlık koltuğuna oturtulan Tansu Çiller’in dönemin Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş’le ilişkilerinin kalıpsal ifadesi olan ‘Şak-Tak’ söylemini akla getiriyor. Alenileşmiş bir durumdur: Erdoğan birilerine yönelik yaptırımcı bir açıklama yaptığında, ya da iktidarın uygulamalarını eleştiren muhalif politik kesimlerden rahatsızlığını dile getirdiğinde, hedefe koyduğu kim olmuşsa ya hakkında soruşturma açılmış, ya gözaltına alınmış ya da iletişim komutanlığının işaret fişeğiyle trol ordusunun saldırılarına hedef olmuştur. Burjuva düzen partilerinin yönetici unsurları dahi bu mekanizmanın dişlilerine kapılabilmektedirler.
Seçim sistemi ve “yurttaşların irade beyanı” ise bin türlü entrikanın devreye girdiği alandır. Serbest seçimler söylemi, içinde bulunulan koşullara ve güç ilişkilerine bağlı olarak çoğu durumda burjuva kapitalist riyakârlığı örtme işlevi görür. Yönetim aygıtının tepelerinde oturanların işaret etmeleri, hükümet partilerinin devlet olanaklarını kullanmaları, sermaye güçlerinin devrede olması “serbest”liği şekli ve sözde kalır hale getirir. Buna rağmen ama halk kitlelerinin şu ya da bu sermaye partisinin izlediği politikalara ilgi ve tepkisini ortaya........© Evrensel
