menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Köyünüze dönmek için tabutunuzu mu bekliyorsunuz?

6 1
wednesday

Doğurganlık oranları azalıyor, nüfusumuz yaşlanıyor. Ve bir de gecikmiş bir kentleşme sürecini, neredeyse 70 yıldır sürdürüyoruz. Bir türlü tamamlayamadık. Daha doğrusu, kırsaldan kentlere göçecek insan kalmadı; fakat kentlere boca olan kitleler, bir türlü ‘kentli’ olamadı.

Önümüzde, çözümü pek kolay görünmeyen, çetin meseleler var. Çalışma hayatını noktaladığı, ununu eleyip eleğini duvara astığı halde, kent yaşamından bir türlü kopamayan bir emekli kitlemiz var. Şehirde yapacak hiçbir işleri kalmadığı halde… Hatta boşluktan ve sıkıntıdan patlayacak hale gelmelerine rağmen…

Siyasî iktidar ve şehir yönetimleri, şehirlerde ‘fuzulî işgalci’ durumunda olan bu kitleyi taşraya yönlendirmek için hiçbir tedbir/teşvik uygulamıyor. Tam tersine; bedava ulaşım, dişe dokunur katkı payı olmaksızın hastane kabulleri, emlak vergisi muafiyetleri, ücretsiz ‘güngörmüşler konağı’ uygulamaları ve evde yaşlı bakımı gibi hizmetlerle, şehirde yapacak işi kalmamış kitlenin taşraya dönüşünü caydırıcı uygulamalar sözkonusu.

ULAŞIM BEDAVA OLUNCA…

Biliyorum, bu yazıyı okuyan birçok ‘güngörmüşümüz’ bana hayli bozulacak. Çoğu meslektaşımız, kimseyi küstürmemek hesabına, bu tür netameli konularda kalem oynatmaktan kaçınıyor. Yazanlar da ‘çevir kazı yanmasın’ havasında… Geriye, bizim gibi ‘mahallenin delileri’ kalıyor, çıplak gerçekleri eğip bükmeden yazmaya…

Etrafınıza bir bakın… Tanıdığınız çok sayıda emeklinin, iki ekmek almak için, otobüs ve metroları bedava kullanmak suretiyle, 30 kilometre ötedeki kent merkezine gidip geldiğini göreceksiniz.

Aile hekimlerinin gerekli/gereksiz meşgul edilmesini geçtik, birkaç öksürük için ihtisas hastanelerinden randevu alıp, sonra da yaşlı kontenjanından, sıradaki gerçek ihtiyaç sahiplerinin önüne geçen çok sayıda insan görmekteyiz.

Oysa, en azından günümüz kuşağındaki çoğu emeklinin, gençliğinde çıkıp geldiği köyünde/kasabasında, babadan-dededen kalma ev, arsa ve tarlaları mevcut. Gidip orada sessiz, sakin ve huzurlu bir yaşlılık dönemi geçirmek varken, neden büyük şehirlerin kalabalığında,........

© Eurovizyon