menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İran ve İsrail’e son uyarı

8 0
16.04.2025

2011’den beri aynı tezi savunuyorum: İran ile İsrail, birbirinin varlık sebebidir ve aralarındaki çekişme de sadece bir kayıkçı kavgasıdır.

Geride kalan 14 senedeki, ABD ve İsrail’in, İran’ı yerle bir etme tehditlerinin sayısını, sözün sahipleri dahi unutmuştur. İran’ın, ABD ve İsrail’e karşı sık sık savurduğu ‘yakarım-yıkarım’ tehditlerinin bir etkisi kalmadığı gibi, Lübnan ve Suriye’deki uzantılarının budanmasıyla birlikte, sesi soluğu da epeyce kesildi.

Haçlı Seferlerinden beri İran ile Batı arasındaki, kaba saba tehditlerle perdelenmeye çalışılan örtülü ittifakı analiz etme gayreti de, galiba bizim zaafımız. Her neyse…

İran ile İsrail, son ittifakı, Suriye’deki 8 Aralık Devrimi’ne karşı yapmaya yeltendi. İsrail, Suriye’nin Esat rejiminden kalan askerî gücünü hedef alan hava saldırılarına ilaveten, bazı etnik unsurlar üzerinden kışkırtmalara girişirken; İran da eş zamanlı olarak, Şiî Müslümanların bazı kutsal mekânlarına kışkırtma saldırıları tezgâhlayarak, Lazkiye ve Humus merkezli bir ayaklanma denemesi yaptı.

YENİ GERÇEKLER

Her iki ‘düşman’ (!) ülkenin ortak gayesi, Suriye üzerindeki Türkiye etkisini zayıflatmaktı. İran, Türkiye’ye müzahir 8 Aralık Devrimiyle birlikte, Suriye üzerindeki nüfuzunu kaybetti.

İsrail ise; İran güdümündeki Beşşar Esat rejimiyle oynadığı ‘savaşçılık oyunu’ sayesinde, hem varlık sebebini koruyordu, hem de arkasındaki Batılı güçlere karşı, “Bakın, ben burada tehdit altındayım…” yalanını üfürüyordu. Şimdi ise, karşısında gerçek bir rakip var.

İşin özeti; İran ve İsrail, Suriye yönetimi üzerinde etkinliği olan bir Türkiye istemiyor. Orası öyle de… Her şey bu iki kayıkçı ülkenin arzularına göre yürümüyor.

Ortada, gücünü toparlayıp tarihî misyonuna yeniden dönmüş bir Türkiye var. Bir de 63........

© Eurovizyon