Türkiye’nin Kürt Meselesi’ni aşan Rojava Sorunu, Yeni Misak-ı Milli ve Yeni Paradigma Gerekliliği
İsrail’in Gazze’ye saldırısı ve katliamları, 2023 yılındaki G-20 zirvesinde ortaya atılan ve Türkiye’yi dışta bırakan Yeni Baharat Yolu, artık iyiden iyiye netleşen çok kutuplu dünya sistemi bölgenin bir anda siyasi aktörlerden arınmasına neden oldu.
İran’ın vekil güçleriyle beraber gerilemesi, Suudların Prens Selman ile Kemalizmi tercih edip ulus devlet inşasına yönelmesi, Mısır’ın içe kapanması, Katar, Ürdün gibi ufarak yapıların varlıklarını korumak için kafalarını gömmeleri İsrail’in Lübnan’da Hizbullah’ı paçavraya çevirip genişleme çabasının sonucunda gelişti. Bölge iyiden iyiye boşaldı.
Çok Kutuplu Dünya Sistemi, Ortadoğu ve Türkiye
Dünya sistemi ABD ve İngiltere desteğindeki İsrail eliyle bölgede oluşacak oligopol ve kutup başını, yeni statükoyu oluşturacak savaşı veriyor. Bölge İran, Şii, Suud etkisinden arındıkça yeni güçleri ikame ediyor… tabiat da, evren de, dünya sistemi de boşluk kaldırmaz. Dünya sistemi enerji koridorları, yeni enerji kaynakları, Çin’in ekonomi, Rusya’nın siyasi ve askeri yayılmacılığı karşısında klasik merkez-çevre modellemesini ve işleyişini bu sefer çok kutuplu tarzda gerçekleştirmeye hazırlanıyor.
Klasik Batı Avrupa, ABD, kısmen Güneydoğu Asya ve Japonya üzerindeki merkez güçler sıklet noktalarını dağıtıyor.
Çin-Hind-Rusya etrafındaki Avrasya ile etkisi hem siyasi hem iktisadi olarak yerlere indirilen Batı Avrupa, ABD, Japonya ve GD Asya’dan müteşekkil Transatlantik çok kutupluluğun iki ana kutbunu teşekkül ettirirken Afrika, Akdeniz havzası, Latin dünyası bu iki ana merkeze iliştirilmiş alt kutuplar olarak şekilleniyor.
Elbette bu kutuplar yeknesak özellik göstermiyor.
Mesela Afrika’da Çin büyük bir sömürge kurarken Batı hattı da bu kıtadaki varlığını devam ettiriyor. Latinler, Akdeniz havzası bağımsız iktisadi bölümlerken enerji kaynakları ve hatları gibi hususlar bu alt kutupların da bölüşülmesine neden oluyor. Hindistan gibi ülkeler Transatlantik’e de Avrasya’ya da bağlılık kesbeden yönler taşıyor. BRICS iktisadi oligopolü yönlendirmeye matufken siyasi boyuta evrilemeyecek noktada farklı bağlantıları da içeriyor.
Bu çok kutuplulaşan dünya sisteminde Ortadoğu, İslam ve Akdeniz havzasını siyasi ve iktisadi bağlamda yönlendirecek “alt kutba”, “bölgesel güce” ihtiyaç var.
Ayasofya Jeopolitiği yazımda Türkiye’nin bu ihtiyacı karşılamaya aday olduğunu, Ayasofya’yı ibadete açma “iradesi” ile izhar ettiğini iddia ettim. Süreç ekonomik zorluklarla ve gerilemelerle Türkiye lehine işliyor aslında. 2019 sonrası ekonomi bozulmamış olsaydı şu an İsrail değil Türkiye bu alan boşaltmayı yapacak, düzenlemenin aktörü olacaktı!
Akdeniz kutbu sadece İslam ülkelerinden ibaret değil, Lübnan, Rumlar, Esed Suriyesi, ve kapitalizmin merkez ülkeleri Portekiz, İspanya ve İtalya Akdeniz havzasının temel bileşenleri olsa da Batı Akdeniz bölge oligopolünün sahasına girmiyor! Mesele daha çok doğu Akdeniz, Ortadoğu ve Türkiye etrafında dönüyor, dönecek. Hem kuzey-güney hem doğu-batı vektörlerinde nüfuz ve faaliyet göstermek kutup başılığın ana misyonu…
Karabağ’dan Somali’ye, Balkanlar’dan Kafkasya’ya hem Avrasya hem Transatlantik mıntıkalarına “yapıcı sabotaj”lar yapabilen, “kalıcı kama”lar çakabilen Türkiye, Doğu Akdeniz kutbunun doğal kutup başı. İktisadi gücünden çok siyasi ve askeri potansiyeliyle etki kurabilen Türkiye 2008-2013 sıcak para bolluğunu başta ağır sanayi, teknoloji geliştirme ve finansal yatırıma aktarabilseydi şu an iktisadi varlığıyla da kendi otoritesini dayatabilirdi.
Beş yıl, bir asırlık kayıp yaşattı Türkiye’ye!
İsrail’in boşalttığı alanı dolduracak çok da aday gözükmüyor. Türkiye’nin “alt kutub” olarak ilerlemesinin önünde bariz bir engel yok, Suud, Mısır, Suriye kendi bekaları için içe kapanmaya giderken Transatlantik’in eli İsrail en güçlü ülke olarak öne çıkıyor.
Tabi İsrail’den daha önemlisi yıllardır kotarılan PYD eksenli Rojava… Rojava hem Türkiye’yi kendi ulus devlet sınırlarında tutmak için bir tampon vazifesi icra ederken hem de İsrail’in güvenliğini sağlayacak yardımcı kuvvet rolünde. İsrail ve ABD kampına hiçbir tehdit oluşturmayan Rojava, Sünni Arapların da başında “inmemiş giyotin” misyonu ile bekleyecek. 7 Ekim Aksa Tufanı gerçekleştirildiğinde bunun yalnız Filistin meselesiyle ilgili olmadığı, çok kutuplu dünya sisteminin “alt kutup” tasarımının da bir sonucu geliştiği belliydi.
O tarihten sonra “Türkiye’nin Kürt sorunu”na bir de, “Türkiye’nin Rojava ve İsrail sorunu” da eklendi.
Kürt Milliyetçiliği Çözüme Hazır… Peki ya Türkiye?
2018’de yürürlüğe giren yeni sistem, 2028 seçimlerinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aday olamaması, yeni Anayasa tartışmaları, İsrail’in saldırıları, çok kutuplu dünya sistemi sürecinde Kürt meselesi, çözüm süreci, normalleşme, yumuşama, el sıkışma gibi adımlar “Kürt meselesinin çözümü”nü yeniden gündeme getirdi.
........© Ercan Yıldırım
