Kıbrıs’ta İslam ve Türkiye düşmanlığı kimin projesiydi?
“Türkiye’de Atatürk inkılapları bir gün tehlikeye düşerse Kıbrıs’ı örnek alabiliriz.”
(Falih Rıfkı Atay)
Mart ayında Lefkoşa’daki İrsen Küçük Ortaokulu'na bir öğrencinin derse başörtüsüyle girmek istemesinin ardından Kuzey Kıbrıs’ta 28 Şubat’ın karanlık rüzgarı esmeye başladı. Bireysel hak ve özgürlüklere tahammül edemeyenler: “Kıbrıs Laiktir! Laik kalacak!” sloganlarıyla sokaklara döküldü.
Yaşananları şaşkınlıkla seyredenler için birkaç yıl evvel dikkat çektiğim karanlık bir projeyi tekrar zihin tarlanıza ekeyim; zira “hafıza-i beşer nisyan ile maluldür.”
Kıbrıs önce İngilizler, Lozan’dan sonra da Türkiye Cumhuriyeti tarafından adım adım laikliğin abidesi olacak bir pilot proje halinde tasarlanmıştı.
Türkiye’de 1950 virajı yüzünden muvaffak olamayan, hatta tersine dönen laikleştirme projesinin nasıl dindışı bir ütopya kurmayı hedeflediğini görmek istiyorsak hem bugün sokağa taşan kalabalığa hem 2 Temmuz 2010 günü kendileri de öğretmen olan Türk Öğretmenler Sendikası mensuplarının Kıbrıs’ta bir Kur’an Kursu’nu basmaları haberine bakmak yeterli.
Lakin bunların hepsi birer sonuç. Asıl üzerinde durmamız gereken nokta ise onları doğuran sebepler. O sebepler ki, Kıbrıs’ın hatırı sayılır bir kısım Türk halkını İslamsızlaştıran, hatta Kur’an/İslam aleyhtarı, bunun tabii sonucu olarak Türkiye düşmanı haline getiren faciaların tohumlarını bünyesinde taşır.
Lozan’da Kıbrıs’ın İngilizlerce tek taraflı ilhak kararını tanımakla kalmamış, geleceği hakkında ufacık bir ümit kapısı bile bırakmaksızın yavru vatanı İngiltere’ye terk etmiştik. Lozan’daki müzakerelerde Kıbrıs ne talep edilmiş, ne gelecekte İngiltere’nin terki halinde eski........
© Ensonhaber
