İstanbul’daki padişah türbeleri halı kaplıyken Bursa’dakilere neden ayakkabıyla giriliyor?
Geleneğimizde saygı duyulan din ve devlet büyüklerimizin adına yaptırılan türbeler yalnız Fatiha okunup geçilecek yerler değildi. Onlar aynı zamanda birer sanat eseriydi, aynı zamanda mescid fonksiyonu da vardı. Kıbleye dönülüp namaz da kılınırdı, nitekim çoğunun mihrabı bulunur.
Yerler halı kaplı olduğu için tabii ki kapıda ayakkabılar çıkarılarak girilir. İçerisinde rahleler, yerde halılar olur, diz çöküp Kur’an okur, dua eder ziyaretçiler.
Tıpkı Konya’daki Mevlana, İstanbul’daki Aziz Mahmud Hüdai, Bayburt’taki Abdulvehhab Gazi ve Bitlis’teki Feyzullah Ensarî hazretlerinin türbelerinde olduğu gibi... Hatta İstanbul’da Fatih Sultan Mehmed ve Yavuz Sultan Selim gibi padişahların türbelerinde bu manevî atmosferi bugün dahi teneffüs etmek mümkün.
Lakin tek bir yerde bu kural uygulanmaz: Bursa’daki padişah türbelerinde.
Bursa'da bulunan altı Osmanlı padişah türbesine neden ayakkabı ile girilir? Bunun bir açıklaması var mıdır?
Sonra bir Osmanlı padişahının türbesinin Bursa’da olması kabahat mıdır? O zaman hepsini İstanbul’a mı taşıyalım? Ve hangi uygulama doğru: Bursa’daki mi yoksa İstanbul’daki mi? Eğer İstanbul’daki doğruysa Bursa’yı ona uyduralım. Yok, Bursa’daki doğruysa İstanbul’daki türbelerden de halıları söküp kaldıralım. Hangisini esas alacağız? Bursa’yı ayrı, İstanbul’u ayrı bir devlet mi yönetmektedir?
Mesela Ertuğrul Gazi’nin türbesi Söğüt’te. Gidin bakın, içerisi kırmızı halı kaplı ve ziyaretçiler ayakkabılarını çıkartarak giriyor. Güzel. Ama oğlu Osman Gazi’nin Bursa’daki türbesindeki mermerlerin üzerinde az önce belki heladan çıktığınız ayakkabılarla geziyorsunuz.
Bir örnek daha: Sultan II. Murad’ın Bursa Muradiye’deki türbesine ayakkabıyla giriliyor ama oğlu........
© Ensonhaber
