CHP’li Başbakan ABD başkanının özel uçağıyla Beyaz Saray’a gitmişti
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD Başkanı Donald Trump’la Beyaz Saray’daki son görüşmesi gerçek bir liderin ülkesini nasıl temsil etmesi gerektiğinin uygulamalı dersi gibiydi.
Hayır, Trump’ın kendisine iltifatlarından bahsetmeyeceğim.
Bir zamanlar koltuğun arkalığına kaykılan Clinton karşısında süt dökmüş kedi gibi duran başbakan Ecevit’le de kıyaslamayacağım Cumhurbaşkanımızı.
Dışişleri Bakanı İlter Türkmen’in Fransa Cumhurbaşkanı Valéry Giscard d'Estaing karşısındaki ellerini önünde kavuşturmuş pozunu da bir an için unutabilirim.
Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan tecrübe, akıl ve vizyonuyla müzikteki terimle söylersek bir “kontrpuan” elde etmeyi, yani iki veya daha fazla farklı politikanın kendi ellerinde etkileşimini sağlamayı başardı.
Rusya ve Ukrayna’ya, ABD ve Avrupa’ya, Çin ve Uzakdoğu’ya farklı melodilerle ama uyumu yakalayarak yaklaşması dış politikada hakikaten nev-i şahsına münhasır bir denge sağlamış görünüyor. Tıpkı Sultan 2. Abdülhamid’in “çelişkilerin birliği” diye özetlenebilecek karmaşık dış politikası gibi… Erdoğan da zaten Sultan Abdülhamid Han’ın yolundan gittiğini açıkladı geçenlerde.
Fakat eskiden öyle miydi?
1964 yılında bir Türk Başbakanı, CHP’nin ikinci lideri İsmet İnönü, ABD Başkanı Lyndon Johnson tarafından Washington’a davet edilmiş ama bir şartla: Türk Başbakanı özel uçağıyla Washington’a götürülecek, görüşmelerin hitamında aynı uçakla Esenboğa havalimanına teslim edilecekti.........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d