menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Tahsilat ve ödemelerin tevsik zorunluluğunda güncel gelişmeler

13 0
30.01.2025

Burcu ALPTEKİN

Vergi Müfettişi

Vergi Usul Kanunu’nun 227. maddesinin birinci fıkrasında yer alan ve yükümlülerin üçüncü kişilerle gerçekleştirdikleri her türlü ilişki ve işlemi belge düzenine uygun şekilde kayıt altına alma zorunluluğunu öngören amir hüküm, Türk vergi sisteminde sağlıklı bir kayıt ve belge düzeninin oluşturulması amacıyla mükelleflerin riayet etmesi gereken temel ödevlerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle gelişmekte olan ülkeler kategorisinde değerlendirilen Türkiye’de, ekonomik büyümenin sürdürülebilir kılınması kadar, bu büyümeden elde edilen gelirlerin toplumsal kesimlere eşit ve adil bir şekilde dağıtılması hususu, kayıt dışı ekonominin geniş çaplı varlığı nedeniyle yıllardır çözüm bekleyen yapısal bir sorun alanı olarak öne çıkmaktadır. Bu bağlamda, Hazine ve Maliye Bakanlığı, ekonomik işlemlerin ve ticari faaliyetlerin şeffaf bir şekilde izlenebilmesini teminen, ödeme ve tahsilat işlemlerinde belirli tutarların banka veya finansal kurumlar aracılığıyla gerçekleştirilmesini zorunlu hale getiren tevsik yükümlülüğü uygulamasını geliştirmiştir.

Bahse konu tevsik yükümlülüğü düzenlemesiyle, ticari işlemler neticesinde oluşan finansal hareketlerin şeffaf bir biçimde izlenmesi, bu suretle vergiyi doğuran olayların tespiti ve ödenmesi gereken vergi tutarlarının doğruluğunun mali kurumların kayıtları ve belgeleri vasıtasıyla kontrol edilebilmesi hedeflenmektedir. Bununla birlikte, düzenlemenin bir diğer temel amacı da kayıt dışı ekonomiyle mücadele çerçevesinde ekonomik faaliyetlerden doğan para hareketlerinin daha etkin bir şekilde izlenmesini sağlamaktır. Bu doğrultuda, 30 Kasım 2024 tarihli ve 32738 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 459)’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Sıra No: 575)” ile tahsilat ve ödemelerin banka ve finansal kurumlar aracılığıyla yapılmasını zorunlu kılan tevsik sınırı 7.000 Türk Lirasından 30.000 Türk Lirasına yükseltilmiş, böylece nakit işlemlerin sınırlandırılması yolunda önemli bir adım atılmıştır. Ayrıca, 328 Seri No’lu Gelir Vergisi Genel Tebliği uyarınca, 17 Ekim 2024 tarihinden itibaren konut kira ödemelerine ilişkin 500 Türk Lirası alt sınırı kaldırılarak tüm kira ödemelerinin tevsik kapsamında yapılması sağlanmış ve nihayetinde 572 Seri No’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile Bakanlık, 7524 sayılı Kanun’dan aldığı yetki çerçevesinde mükellefiyeti bulunmayan kişileri de tevsik yükümlülüğü kapsamına dâhil etmiştir.

Bu yazımızda, ödeme ve tahsilat işlemlerinde tevsik zorunluluğuna ilişkin olarak getirilen güncel düzenlemeler, ilgili Genel Tebliğler ekseninde detaylı bir şekilde incelenecek ve söz konusu düzenlemelerin kayıt dışı ekonomiyle mücadele ve ekonomik şeffaflık açısından taşıdığı önem değerlendirilerek tartışmaya açılacaktır.

Tevsik Zorunluluğunun Yenilikleri: Sınırın 7.000 TL’den 30.000 TL’ye Yükseltilmesi

Tevsik zorunluluğu, mükellef olmayanlar arasında gerçekleşen işlemler dışında, 30.000 TL’yi aşan her türlü tahsilat ve ödemenin yalnızca aracı finansal kurumlar aracılığıyla yapılması gerekliliğini ortaya koymakta olup, bu tür işlemlerin geçerliliği, söz konusu finansal kurumlar tarafından düzenlenen belgelerle tevsik edilmesi ile korelasyoneldir. Bu bağlamda, ticari hayatın tüm yönleri kapsama alınarak, mal teslimleri, hizmet ifaları ve çeşitli ödeme türleri (avans, depozito, pey akçesi gibi) de dâhil olmak üzere, tüm işlemlerin tevsik edilmesi zorunluluğu getirilmiştir. İlgili düzenleme, işletmelerin kendi ortakları ve diğer gerçek veya tüzel kişilerle gerçekleştirdikleri tahsilat ve ödemelerde de geçerli olup, belirli sınırların aşılması durumunda bu işlemlerin aracı finansal kurumlar aracılığıyla yapılması ve belgelendirilmesi gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Ayrıca, motorlu kara taşıtları kiralama faaliyetlerinde bulunan mükelleflerin de, belirlenen tutarların üzerinde gerçekleştirdikleri işlemler için tevsik belgesi düzenlemesi zorunludur. Bu düzenleme, motorlu kara taşıtlarının tescil ve kayıt zorunluluğu olmayan türlerini de kapsamaktadır.

Bu çerçevede son düzenlemeler ışığında belirtmek elzemdir ki, tevsik zorunluluğu kapsamında olanlar, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, serbest meslek erbabı, kazançları basit usulde tespit edilenler, defter tutan çiftçiler, vergiden muaf esnaflar, mükellef olmayanlar (nihai tüketiciler dahil) iken tanıma mahal aracı finansal kurumlar ise, tahsilat ve ödemelere aracılık eden; bankalar, 6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun kapsamında yetkilendirilmiş ödeme kuruluşları, Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketidir.

Vergi Usul Kanunu uyarınca getirilen düzenlemeler kapsamında, mükellef olmayan kişilerin, tevsik zorunluluğu kapsamına giren mükelleflerden gerçekleştirecekleri mal ve hizmet alımlarında, 30.000 TL’yi aşan tahsilat ve ödemelerini aracı finansal kurumlar aracılığıyla yapma yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu düzenleme, taraflar arasında nakit akışını şeffaflaştırmayı, ekonomik işlemlerin kayıt altına alınmasını ve olası vergi kayıp-kaçağını önlemeyi amaçlamaktadır. Örneğin, kamu kurumunda memur olarak çalışan bir kişinin, beyaz eşya ticaretiyle uğraşan bir firmadan 35.000 TL tutarında bir televizyon satın alması durumunda, bu işlemde ödemenin doğrudan aracı finansal kurumlar kanalıyla gerçekleştirilmesi gereklidir. Aksi takdirde, hem televizyonu satın alan memur hem de satışı gerçekleştiren beyaz eşya şirketi, mevzuata aykırı işlem gerçekleştirdikleri gerekçesiyle ayrı ayrı cezai yaptırımla karşı karşıya kalacaktır. Bu tür uygulamalar, ekonomik düzenin sürdürülebilirliğini sağlamak için önemli bir denetim mekanizması oluşturmaktadır.

Banka hesabı veya kredi kartı gibi finansal araçlara sahip olmayan kişiler açısından, tevsik zorunluluğuna uyulabilmesi için özel düzenlemeler yapılmıştır. Bu kapsamda, ödeme yapmak isteyen kişinin, tahsilat yapan tarafın hesabının bulunduğu aracı finansal kurumun şubesine bizzat giderek, yapılan işlemle ilgili açıklamaları içeren ve finansal kurum tarafından düzenlenen belgeler karşılığında ödemesini gerçekleştirmesi gerekmektedir. Bu durum, tahsilat ve ödemelerin kayıt altına alınmasını mümkün kılmakla birlikte, kişiler arasında doğrudan nakit akışını sınırlandırmayı hedeflemektedir. Örneğin, herhangi bir banka hesabı veya kredi kartına sahip olmayan bir birey, mobilya ticareti yapan bir firmadan 44.000 TL tutarında bir masa satın aldığında, bu ödemenin aracı kurumun şubesinde ilgili açıklamaları içeren bir dekont düzenlenmek suretiyle yapılması zorunludur. Bu şekilde gerçekleştirilen işlemlerde tevsik yükümlülüğüne uyulmuş kabul edilecek ve herhangi bir cezai yaptırım söz konusu olmayacaktır. Ancak, bu düzenlemeye aykırı olarak ödemenin nakit şekilde yapılması ve tahsil edilen tutarın aracı kurumlara bildirilmemesi durumunda, her iki tarafa da cezai işlem uygulanması kaçınılmazdır.

Tevsik zorunluluğuna ilişkin işlemler, yalnızca tahsilat veya ödemenin aracı finansal kurumlar tarafından gerçekleştirilmesi ile sınırlı olmayıp, bu işlemlerin belgelendirilmesini de kapsamaktadır. Bu bağlamda, aracı finansal kurumlarca düzenlenen dekontlar, hesap bildirim cetvelleri, alındı belgeleri ve benzeri evraklar, ilgili tahsilat veya ödemenin tevsik edildiğine dair hukuki geçerlilik taşımaktadır. Ancak, aracı kurumlarca düzenlenen bu belgeler, sadece tahsilat veya ödeme işlemini doğrulamaya yönelik olup, Vergi Usul Kanunu uyarınca düzenlenmesi gereken fatura, fiş, gider pusulası gibi belgelerin hazırlanması yükümlülüğünü ortadan kaldırmamaktadır. Bu durum, ticari işlemlerin hem hukuki hem de mali boyutlarının düzenli bir şekilde denetim altına alınmasını sağlamayı hedeflemekte ve bu yönde taraflara sorumluluklar yüklemektedir.

Bir işletmenin, çalışanlarına veya ortaklarına yaptığı ödemelerde, ilgili ayda 30.000 TL’yi aşan her türlü ücret, prim, ikramiye, avans, aidat veya huzur hakkı ödemesi, aracı finansal kurumlar aracılığıyla gerçekleştirilmek zorundadır. Bu ödemeler sırasında, kanuni kesintilerin düşülmesinden sonra kalan net tutarın, finansal kurum tarafından düzenlenen belgelerle tevsik edilmesi, bu yükümlülüğün yerine getirildiği anlamına gelmektedir. Benzer şekilde, işletmelerin ortakları veya üçüncü kişilerle gerçekleştirdiği tüm tahsilat ve ödemelerde de, eğer işlem tutarı 30.000 TL’yi aşıyorsa, aracı finansal kurumların devreye girmesi ve bu işlemlerle ilgili düzenlenen belgelerle sürecin kayıt altına alınması gerekmektedir. Bu uygulama, işletme faaliyetlerinin daha şeffaf bir yapıya kavuşmasını sağlarken, vergisel denetim süreçlerinde de tarafların yükümlülüklerini açık ve kesin bir şekilde yerine getirdiğini belgelemelerine olanak tanımaktadır.

Aynı gün içerisinde aynı kişi veya kurumlarla gerçekleştirilen işlemlerin toplam tutarının 30.000 TL’yi aşması durumunda, her bir işlem ayrı ayrı belirlenen haddin altında dahi olsa, işlemlerin tamamı 30.000 TL sınırını geçtiği için, bu işlemler yalnızca aracı finansal kurumlar aracılığıyla yapılmalı ve tevsik edilmelidir. Bu düzenleme, 575 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nde detaylı bir şekilde örneklerle açıklanmış olup, tevsik zorunluluğuna uyulmaması durumunda ise söz konusu fiile mevzu cezai yaptırımlar uygulanacaktır.

Örnek 1:

Tevsik zorunluluğu kapsamında bulunan (AB) A.Ş., aynı gün içerisinde (VY) Ltd. Şti.’den sırasıyla 10.000 TL, 10.000 TL, 8.000 TL ve 3.000 TL tutarında dört ayrı mal alımı gerçekleştirmiştir. Her bir işlem, tek başına 30.000 TL’lik sınırın altında kalsa da, tüm işlemlerin toplam tutarının 30.000 TL’yi aşması nedeniyle, son işlemin tahsilat ve ödemeleri, aracı finansal kurumlar aracılığıyla yapılmak ve tevsik belgesi ile belgelenmek zorundadır. Bu örnekte olduğu gibi yapılan işlemi belgeleyecek mahiyete konu tevsik zorunluluğuna uyulmaması, hem (AB) A.Ş. hem de (VY) Ltd. Şti. için cezai yaptırımlara yol açacaktır.

30.000 TL’yi aşan işlem tutarlarının kısım kısım ödenmesi durumunda, her bir ödeme, işlem tutarının toplamına bakılmaksızın, aracı finansal kurumlar aracılığıyla yapılmalı ve tevsik edilmelidir. Bu uygulama, taksitli ödemelerin de içinde olduğu her türlü işlem için geçerlidir. Söz konusu işlemlerin toplam bedelinin, her bir taksit için de tevsik edilmesi gerektiği unutulmamalıdır. Tevsik zorunluluğuna uyulmaması, hem mükellefler hem de finansal kurumlar açısından cezai sorumluluk doğuracaktır.

Örnek 2:

Avukatlık mesleğini icra eden (T) mükellefi, (K) A.Ş.’ye verdiği hukuk danışmanlık hizmeti........

© Ekonomim