Makroekonomik iyileşmeye rağmen mikro gerilimler
Prof. Dr. Ünal ÇAMDALI
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi
Türk ekonomisi 2025 yılı itibarıyla bazı makro göstergelerde, pozitif sinyaller vermeye devam etmektedir. İhracatın 260 milyar doları aştığı, büyüme oranının %4,3 olduğu, cari açığın ise daraldığı açıklandı. Ancak sokaktaki hayat bu rakamlarla örtüşmemektedir. Zira insanların karşı karşıya kaldığı tablo farklıdır: temel gıda maddelerindeki fahiş fiyatlar, konuttaki erişilemez kiralar ve otomobildeki lüksleşen asgari modeller…
Bu iki ayrı tablo yani istatistiklerle ortaya konan değerler ile sahada yaşanan gerçeklik arasındaki makas, maalesef giderek açılmaktadır. Bu bağlamda Türkiye ekonomik olarak çift kutuplu bir yapıya doğru evrilmektedir. Bir yanda döviz ve altınla tasarruf yapan, varlıklarını katlayan küçük bir sermaye grubu, diğer yanda ise sabit gelirle yaşam mücadelesi veren geniş kitleler.
Tarımda çöküş sanayide bağımlılık
1970’li yıllarda gıda üretiminde kendine yeten 7 ülkeden biri olarak tanımlanan Türkiye, bugün tarım ve hayvancılıkta ciddi bir gerileme içine girmiştir. Gıda enflasyonunda elbette iklim değişikliği ve kuraklık etkili olmuştur. Ancak üretimdeki yapısal zafiyet, planlama eksikliği ve maliyet artışları, bu sonucu doğuran temel etkenlerdendir. Dolayısıyla ekonomide tarımın payı azalırken sanayi üretiminin ithalata olan bağımlılığı ise artmaktadır.
Üretimde kullanılan hammaddelerin ve yarı mamullerin önemli bir bölümü dışa bağımlı olarak karşılanmaktadır. Salgın döneminde küresel tedarik zincirleri........
© Ekonomim
