menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Biz uyurken medya nasıl değişti?

10 0
12.09.2024

Karnaval Medya Grubu’nun “Sesin Dijital Dönüşümü” araştırması ile 12. Baykuş Ödülleri’nde Vizyoner Baykuş kategorisinde Altın Ödül’ün sahibi olduğunu okuyunca, insanların içinde bulunduğu dünyadaki değişimi fark etmede ne kadar zayıf olduğunu bir kez daha anladım. Bu, habercilik açısından dikkatle incelememiz gereken bir konu.

İnsan beyni ile bağırsağı arasındaki iktidar mücadelesi son yılların en önemli konusu. Bağırsaklarla ilgili durumu, eski bir müdür fıkrası dolayısıyla biliyorum ve daha fazlasını merak etmedim. Beyin ise, Kuzuların Sessizliği filminde Hannibal Lecter’ın bize gösterdiği gibi duyu organları üzerinden elde ettiği bütün bilgilere sahip olması ve her şeyi yönetecek bir merkezi olmasına karşın birisi yani Hannibal Lecter gibi birisi beyinden bir parça kesip pişirdikten sonra sahibine yedirdiğinde bunu anlamayacak kadar kendinden bihaber bir yapı.

Uzun süredir medya ile ilgili gördüklerim, biz içinde yer alırken böylesine bihaber olduğumuz bir diğer yapıyı karşıma çıkarıyor. Buna zaman zaman değiniyorum: özellikle dış haberci olarak bütün dünya elimin altında yaşarken şirket içinde kimin nereye atandığı ve bunun bizi nasıl etkileyeceği konularında zır cahil yaşamışım. Şunu mutlulukla belirtmeliyim: çalıştığım bütün yayınlarda işin neden ve ne zaman batacağını tahmin ettim ancak yayını, ekip arkadaşlarımı ya da kendimi kurtaracak bir şey yapmak aklımın ucundan bile geçmedi. Şu anda kendi arşivim olmasa geçmişimle bağlantım olmayacak; kapanan yayınlardaki yazılarımı internette adımla arama yaparak bulamıyorum. Üzerinde güneş batmayacağını düşündüğümüz büyük yayın grupları el değiştirirken ve etkilerini yitirirken, bu çok önemli bir gelişme değil. Bunu bağırsaklarımın bana söylettiğini düşünüyorum.

Beynim ise, Temmuz 2024’te “Doğan Burda Dergi Grubu 10 milyon dolara Rie-Pie yatırım fon grubuna satıldı” haberi ile ilgili notlar almamdan bu yana gözlerimi bu alana dikmemi söylüyor. Bunu yaptığımda, Re-Pie’ın bir yıl önce de Milpa’yı 55 milyon dolara satın aldığını görüyorum. Çok çarpıcı ve benim tezlerimi doğrulayan bir gelişme ama aynı zamanda da bir boyutu ile şaşırtıcı. Milpa, Milliyet gazetesinin pazarlama şirketi olarak kurulmuştu yani bir yancı şirketti. Dergi grubu ise, medyada büyüyen Aydın Doğan’ın Alman (Burda) ve İtalyan (Rizzoli) ortaklarla kurduğu küresel düzeyde bir işti. Beyin, ikincisinin çok daha değerli olmasını bekliyor ve istiyor ancak pazarlama şirketinin bu kadar değerli hale gelmesi de şaşırtıcı değil.

Zamanında Hürriyet gazetesinden “eski yönetici” ağabeyler ile konuşurken gazetenin bağımsızlığı, çalışanlara saygısı ve güvenilir haberciliği konularının yanında iş modelinde seri ilan gelirlerinin önemli yer tuttuğunu dinlemiştim. Muteber ve münevver okur kitlesi, haber almak için kullandığı güvenilir medya aracını ihtiyaç olduğunda malını satmak ya da bir malı almak için de güvenilir bir kanal olarak da kullanıyordu. Yani gazete, insan hayatının içine yerleşiyor ve çok önemli bir işlevi sağlıyordu; likiditeyi.

Bilgi ya da ticarette paranın likiditesini yani akışını sağlamak, o zamanın sınırlı olanakları ile bu ölçüde sağlanırken teknolojinin olanakları geliştirdiği yıllarda medyanın bu işlevinden........

© Ekonomim


Get it on Google Play