Sultanbeyli’de New York’vari bir sanat alanı
Tarihi Bizans’a kadar uzanan Anadolu yakasındaki Sultanbeyli, 1990’ların başı İstanbul ve diğer büyük şehirlere kırsal göç akından en çok etkilenen yerlerden biri.
Hızlı büyümesinden ötürü 1992 yılında ilçe ilan edilen Sultanbeyli’ye ilk kez, genel seçimlerde sandık görevlisi olarak gitmiştim. Battalgazi Ortaokulu’nda, artık numarasını hatırlamadığım sandık odasında benim gibi görevli Sultanbeyli gençlerle bolca sohbet etmiştik.
Gazeteci merakıyla, biraz da Sultanbeyli’deki hayatı anlamak için, neler okuduklarını, edebiyata sanata ilgi duyup duymadıklarını, boş vakitlerinde neler yaptıklarını, memleket ve dünya gündemini takip edip etmediklerini sormuştum.
Sonuç azıcık hüsrandı, zira aldığım cevaplardan ilçede okullardaki eğitimin yeterli olmadığını ve gençlerin kendi kapalı dünyalarında yaşadıklarını düşünerek dertlenmiştim.
Dolayısıyla Sultanbeyli’de 2023 yılı kasım ayında ‘Şehir Nerede’ sergisiyle kapılarını açan sanat ve etkileşim alanı Yunt’u ilk gününden beri mercek altına aldım.
‘Görünmeyen Kent’, ‘Mike Berg’, ‘2,5 B’ sergilerinden sonra geçtiğimiz aralık ayında açılan ve 11 Nisan tarihine kadar devam edecek olan, Kerem Ozan Bayraktar küratörlüğündeki beşinci sergi ‘Serbestlik Dereceleri’ için nihayet Sultanbeyli’deyim.
Ana caddede yol alırken bir evin tüm duvarını kaplayan Ahmet Güneştekin’in Feshane’deki ‘Kayıp Alfabe’ sergisinin dev afişi ilk gözüme çarpan şey.
Sultanbeyli’den kalkıp Feshane’ye sergiyi ziyarete giden olur mu acaba?
Yunt’a dönersem, kurucusu Muratcan Sabuncu, Sorbonne Üniversitesi hukuk mezunu, uluslararası hukuk doktorasını tamamlamak üzere.
Daha önce Paris, Hamburg, Moskova’da yaşamış.
Modern bir kompleksin içerisinde yer alan galeriye girmeden, kamusal alanda sizi öncelikle Sergen Şehitoğlu’nun “Yunt” adını verdiği, demir küplerden oluşan heykeli karşılıyor.
Sabuncu’nun galeriden ziyade, sanat ve etkileşim alanı olarak tarif ettiği Yunt, mimar Tuba Şehitoğlu tarafından tasarlanmış.
Eserlerin dışardan görülmesini mümkün kılan büyük camlarıyla, yer dahil bembeyaz iç mekânı ve asma katıyla loft görünümünde.
Sultanbeyli’nin ilk sanat alanı olan ‘Yunt’ tam New York’vari bir sanat alanı olmuş.
Sadece sergilerin yer almadığı, şehrin, ülkenin önde gelen akademisyenlerinin, sanatçılarının, yazarların, şehir plancılarının toplandıkları tartıştıkları bir alan. Kafamdaki soruları kapıda beni karşılayan Murat Sabuncu’ya peş peşe sıralıyorum:
Herkesin merak ettiği soruyu hemen sorayım. Neden Sultanbeyli?
Bunun iki nedeni var. Birincisi benim çocukluğum, hafta sonlarım, annemin babasının buradaki at çiftliğinde geçti. ‘Yunt’ adı da zaten at ya da at sürüsü anlamında. Ancak Sultanbeyli’in değişimiyle birlikte ailem atlardan ve çiftlikten vazgeçmek zorunda kaldı. Çiftliğin bir kısmı istimlak edildi, bir kısmında inşaat yapıldı. Burayı seçmemin ikinci nedeni şehrin sanat haritasını genişletmek. İstanbul’da........
© Ekonomim
visit website