Ömer Koç Koleksiyonu Meşher'de: Voltaire’den Lord Byron’a yolu İstanbul’dan geçenlerin izinde
İstiklal Caddesi’ndeki Meşher’de yeni açılan ‘Hikâye İstanbul’da Geçiyor’ sergisi Ömer Koç Koleksiyonu’ndan yaklaşık 300 kitap, yazarlara ait el yazmaları, nadir ilk baskılar, gravür, afiş, film, gazete kupürleriyle ziyaretçileri ağırlıyor. Edebiyat düşkünleri için gerçekten paha biçilmez bir yolculuk olan sergiyi açılışından kısa bir süre sonra, Ebru Esra Satıcıile küratörlüğünü üstlenen Şeyda Çetin ile gezme fırsatını buldum ve detaylarını mail üzerinden konuştuğumuz Ömer Koç’tan dinledim.
Serginin kataloğunda ‘Ölümsüz İstanbul’ yazısını kaleme alan Selim İleri’ye göre, sanat tarihçisi ve Osmanlı kültürüyle ilgili pek çok kitabın yazarı sevgili Prof. Dr. Nurhan Atasoy, Ömer M. Koç ile ilgili vaktinde şöyle bir tespitte bulunmuş: “Bu topraktaki, bu toprağın esinlendirdiği bütün kültürel birikimi saklama, koruma tutkunu bir genç adam. Benzerine kolay rastlanmıyor.” İstiklal Caddesi’ndeki Meşher’de yeni açılan ‘Hikâye İstanbul’da Geçiyor’ sergisi Ömer Koç Koleksiyonu’ndan yaklaşık 300 kitap, yazarlara ait el yazmaları, nadir ilk baskılar, gravür, afiş, film, gazete kupürleriyle ziyaretçileri ağırlıyor. Sergi kataloğu için ‘Bir Kütüphanenin Merceğinden İstanbul’ başlıklı önsözü kaleme alan mimarlık tarihçisi Zeynep Çelik’ten, İstanbul’un ilham verdiği kitapların Ömer Koç’un çok daha geniş olan koleksiyonunun sadece küçük bir parçasını oluşturduğunu öğreniyoruz. Çocukluğumun Fransız çizgi roman kahramanı Becassine’den, Virginia Woolf’un İstanbul’da cinsiyet değiştiren kahramanı Orlando’ya kadar yakından bildiğim ya da ilk kez duyduğum yüzlerce kitabı ağırlayan serginin koleksiyonun sadece küçük bir parçası olduğunu düşünürseniz, Prof. Atasoy’un, Ömer Koç’tan “Benzeri olmayan, kültürel birikimi saklama, koruma tutkunu” derken ne kadar haklı olduğu anlaşılıyor. Sergiyi açılışından kısa bir süre sonra, Ebru Esra Satıcı ile birlikte küratörlüğünü üstlenen Şeyda Çetin ile gezme fırsatını buldum. Şeyda Çetin’in sözleriyle, sergi drama metinlerden, şiirlere, fantastik öykülerden grafik romanlara Batı edebiyatının kurmaca yapıtlarındaki İstanbul izlerini takip ediyor. Dünya klasikleri arasında yer bulmuş eserlerin yanı sıra popüler kültüre kadar uzanıyor. Serginin konusu olmasa da özellikle tarihî romanlarda daha görünür olan Doğu-Batı ayrımı ve bununla ilgili karikatürler, oryantalizm, Türk algısı gibi değerlendirmeler karşınıza sıklıkla çıkıyor. Bazıları eğlenceli, bazıları düşündürücü. Zaten ‘Hikaye İstanbul’da Geçiyor’ sergisi öyle görsellere takılıp geçeceğiniz bir sergi değil. Sizi içine çeken, okudukça okuma ve öğrenme isteği uyandıran bir sergi.
Şeyda Çetin “300 kitabın hep si kurmaca eserler. Macera, suç, gerilim, çizgi roman, biyografi ve hatta bilim kurgu kitaplar var. Şiirler de. 16. yüzyıldan günümüze gelen İstanbul’un ve burada yaşayan kişiler, kültür, gelenek, tarihi olaylar ve bunların arka plan olduğu kitaplar görüyoruz. Kitaplardan çıkan evreni sunuyoruz burada” diyor. Sergi yakın tarihli sürükleyici hikayelerle başlıyor. ‘Modern gerilim-casusluk romanının öncüsü’ sayılan İngiliz yazar Eric Ambler. İçinde İstanbul geçen üç kitap yazmış: ‘Dimitrios’un Maskesi, Korkuya Yolculuk ve Gün Işığı’. Üç kitapta da beyaz perdeye uyarlanmış. ‘Topkapı’ ismiyle filme çekilen ‘Gün Işığı’nın yönetmeni Jules Dassin, oyuncuları bir dönem Yunanistan Kültür Bakanı olan ünlü oyuncu Melina Mercouri, Peter Ustinov, Maximilian Schell. Sergideki Topkapı filminin çarpıcı posteri de Ömer Koç Koleksiyonu’ndan. Filmin çekildiği dönemde Türkiye’de sıkı yönetim var,........
© Ekonomim
