Seçime kadar olan dönemin temel senaryosu
Salı günü içinde bulunduğumuz durumun temel özelliklerini belirtmiş, bir de bugün yanıtlamak üzere soru sormuştum. Şöyleydi: “Birincisi, şirketlerine her an kayyum atanabilen bir ülkenin yatırım ortamı büyük darbe almış demektir… Ülkemizde küresel piyasaların (son haftalarda) yaşadığı büyük belirsizlik şokunu biz birkaç yıldır yaşıyoruz. Bu da ikinci nokta… Bu iki özelik elbette boşlukta ortaya çıkmıyor. Onlar, mevcut hukuk ve yargı sisteminin bir sonucu… Buna bir de kadim sorunumuzu, yani ‘dış borca bağımlı bir ülke olmak’ sorununu ekleyin… Peki, önümüzdeki dönemde (seçime kadar olan dönemde) bizi ne bekliyor?”
Dış borca bağımlılık sorununu bir tarafa bırakırsanız kalanının arkasındaki temel motifin ‘seçim kazanmak’ olduğunu biliyoruz. Önümüzdeki dönemde ekonominin nasıl şekillenebileceğine ilişkin bir analiz yaparken, ne pahasına olursa olsun ‘bir sonraki seçimi kazanmak’ amacını mutlaka dikkate almak gerekiyor. Elbette her siyasi iktidar bir sonraki seçimi kazanmak ister. Zaten bu olgu nedeniyle politik iktisat yazınında önemli çalışmalar yapılmış, cilt cilt kitaplar, makaleler basılmış durumda. Ancak, şu anda yaşamakta olduklarımız önemli bir farklılığa işaret ediyor. ‘Ne pahasına olursa olsun’ vurgusunu bu nedenle yaptım.
Dolayısıyla, ‘normal bir seçim’ öncesi döneminde ekonomi politikasında yaşananları fazlasıyla yaşayacağız. Bunun mümkün olduğunca ‘kazasız belasız’ gerçekleşebilmesi için manevra alanı olması gerekiyor. Var mı? Manevra alanının en önemli belirleyicisi kamu borcu ve bütçe açığı. Kamu borcunun GSYH’ye oranı........
© Ekonomim
