İkinci yarıya girerken
Yılın ilk yarısını tamamladık. Türkiye ekonomisindeki gidişatı kısaca değerlendirmekte yarar var. Önce yapısal sorunlarda olumlu yönde bir değişiklik olmadığını vurgulamak gerekiyor. Fazla deşmeye gerek yok; kısaca durum şu: TÜSİAD’ın yayımlamaya başladığı rekabet endeksine göre ilk çeyrekte 2024’ün ilk çeyreğine kıyasla yüzde 8,9 azalmış rekabet gücümüz. 3,2 puanı rakip ülkelere kıyasla işgücü maliyetindeki artıştan kaynaklanıyor. Oysa çalışanların yarıya yakını asgari ücret alıyor. Ezici bir çoğunluk ise asgari ücretin biraz altında (!), asgari ücret düzeyinde ya da onun biraz üzerinde gelir elde ediyor. Oysa asgari ücret Mayıs 2025’te dört kişilik ailenin açlık sınırının yüzde 12 altında, yoksulluk sınırının ise ancak yüzde 27’si düzeyindeydi. Açık ki Türkiye artık bir yol ayrımında; verimliliğini belirgin biçimde artırmadan gidebileceği yer, açlık sınırının altında asgari ücret veren bir ülke olmaktan öte değil.
Gelelim kısa vadeli gelişmelere. İlk çeyrekte GSYH bir dönem öncesine kıyasla yüzde 1 yükseldi. Ancak özel tüketim ve yatırım harcamaları düştü. Sınırlı büyüme, devletin tüketim harcamalarının ve ihracatın artması, ithalatın azalması sayesinde gerçekleşti. Üretim tarafında ise inşaat katma değeri belirgin biçimde........
© Ekonomim
