menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Hasret hep bize mi düşer usta?

13 1
07.03.2025

Refik Durbaş, her zaman seslendiğim adıyla “şair”, uzun yılların dostu edebiyatın, şiirin ve sözcüklerin ustasıydı… Bugün kelimeleri onun ardından konuşuyor, dizeleri onun hatırasına yankılanıyor. Türk edebiyatının unutulmaz şairlerinden Refik Durbaş, her ne kadar "Çırak Aranıyor" ve "Çaylar Şirketten" şiirleriyle geniş kitleler tarafından tanınsa da edebi yolculuğu sadece bunlarla sınırlı değildi. Gazeteciliği, çocuk edebiyatına katkıları, röportajları ve kaleme aldığı İstanbul kitaplarıyla birçok farklı kulvarda üretmeye devam etti.

Şiir, Şair için sadece duyguların dizelere dökülmesi değildi. Şiirin bir biçim, bir şekil, bir ruh olduğuna inanıyordu. O, şiiri marangozun yaptığı masaya benzetiyordu. "Bir ayağını kısa yaparsan da masa olur, ama eksik olur" derdi. O eksiksiz şiirin peşinde bir ömür harcadı. Sözcükleri kesip biçti, ustalıkla işledi ve Türk edebiyatına derin izler bıraktı.

Genç şairlerin farklı biçimlerde şiir yazmasına önemsiyor, onların denemelerini, yeni anlatım yollarını destekliyordu. Şiirin değiştiğini ama özünün asla kaybolmadığını savunuyordu. Ona göre şiir her zaman kulaktan kulağa, nesilden nesile aktarılan bir mirastı. Bir zamanlar Yunus Emre, bir zamanlar Karacaoğlan okunuyordu ve hâlâ da okunuyorlar. Şiir her daim kalacaktı.

Şiirin sadece okunan değil, aynı zamanda hissedilen ve yaşanan bir sanat dalı olduğunu düşünüyordu. Bu yüzden........

© Ekonomim