ABD’de iklim krizi sansürü
Trump yönetiminin Enerji Bakanlığı çalışanlarına “iklim değişikliği” ve “sürdürülebilirlik” gibi kelimeleri yasaklaması, COP30 öncesi küresel iklim diplomasisine ciddi bir gölge düşürüyor. Ancak gerçek şu: Sözcükleri susturmak, fırtınaları, selleri ya da yangınları ortadan kaldırmıyor.
ABD Başkanı Donald Trump’ın geçtiğimiz günlerde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda iklim değişikliğini “dünyanın en büyük dolandırıcılığı” olarak nitelendirdi. Trump’ın sözleri bilimsel gerçeklerden kopuk, adeta başka bir dünyanın dili gibiydi. Trump, Avrupa Birliği’ni karbon ayak izini azaltmaya çalıştığı için eleştirdi, yenilenebilir enerji yatırımlarını ekonomik felaket olarak gösterdi. Bir saat süren konuşmasının yalnızca birkaç dakikasını iklime ayıran Trump, aslında çok net bir mesaj verdi: Kendi siyasi tabanı uğruna, gezegenin geleceğini hiçe saymaya devam edecek.
Trump’ın sözleri, bilim dünyasında yankı buldu ancak şaşırtmadı. Çünkü Trump yıllardır aynı inkâr söylemini sürdürüyor. Oysa gerçekler ortada: 2024, kayıtlara geçen en sıcak yıl oldu. Son 10 yıl, tarihin en sıcak 10 yılı. IPCC’nin 1995’teki deniz seviyesi tahminleri, gerçekleşen rakamlarla neredeyse bire bir örtüşüyor. NASA, MIT ve Berkeley’in araştırmaları, küresel sıcaklık tahminlerinin 50 yılı aşkın süredir doğru çıktığını gösteriyor. Yani bilim........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Ellen Ginsberg Simon
Constantin Von Hoffmeister
Mark Travers Ph.d