İçi boşaltılan üniversite kavramı
Üniversitelerin ve üniversite diplomasının eskiden bir saygınlığı vardı. Şimdi ise itibarı yerlerde sürünüyor. Kimileri üniversiteyi ticarethane olarak görüyor, kimileri işsizliğe karşı oyalama merkezi, kimileri de yüksek lise olarak değerlendiriyor. Peki, haksızlar mı?
İşsiz ya da öğrenim gördüğü alan dışında çok farklı işlerde çalışan üniversite mezunlarının sayısının on milyonu bulduğu söyleniyor. Son iki yılda üniversite başvuruları bir milyon azaldı; 3,5 milyondan 2,5 milyona indi. İkinci yerleştirmede kontenjanlar dolacak diye beklenirken, boş kalan kontenjan sayısı 70 bine dayandı!
Oysa üniversiteye girmek hiç bu kadar kolay olmamıştı!..
İşte bu yüzden üniversiteleri eleştirenlere kızmak yerine çuvaldızının en büyüğünü, üniversiteleri bu hale getirenlerin kendilerine batırmaları gerekir!..
Şimdi gelin üniversite kavramına bir kez daha göz atalım.
Bilim insanlarına göre üniversite meslek okulu değil, bilim yuvasıdır. Adayların ve ebeveynlerin çoğuna göre ise gençlere meslek kazandıran bir kurumdur.
İşverenlere ve kamuoyuna göre ise baştacı olması gerekirken her geçen gün artan bir şekilde itibar erozyonuna uğrayan bir kurum haline geldi!
Peki, doğru olan ne?.. Gelin hep birlikte bu yöndeki görüşleri ve aklımıza takılan soruları yüksek sesle düşünelim:
- Bütün........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d