menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

RAFET ATİK İLE “SESİN YOLCULUĞUNDA” ROMANI ÜZERİNE SÖYLEŞİ

7 0
22.11.2025

RAFET ATİK İLE “SESİN YOLCULUĞUNDA” ROMANI ÜZERİNE SÖYLEŞİ

Faruk Bal: Sevgili Rafet, edebiyatla ilişkin, hayatla derdin seni elli yaşından sonra “Sesin Yolculuğunda” romanını yazmaya itecek kadar büyüktü anlaşılan. Seni yazmaya yönelten neydi?

Rafet Atik: Sanırım bu soru birkaç şeyi birlikte soruyor: Birincisi yaş faktörünü, ikincisi yazma nedenimi, hatta üçüncü olarak “ne oldu da elli yaşında yazmaya yöneldiniz?” şeklinde bir arka planı. Bu çerçevede yanıtlamaya çalışayım.

İnsanın yapıp etmelerinde zaman, sadece tanımlamaya yardımcı bir unsurdur. “Sabah yemek yedim”, “Gece uyudum” gibi… Yani eylemi tamamlayan bir çerçevedir. Soruda zamanın özellikle vurgulanması, yazma niyetindeki kırılmayı veya dönüşümü sorgulama çabası gibi geliyor. “Neden yirmi yaşında değil?”, “Kırkından sonra ne oldu da yazmaya başladın?” gibi sorular aynı noktaya çıkar.

Benim için zaman, eylemin gerekçesi ya da sonucu değildir. İnsan üretmeye, anlamlandırmaya devam eder; bunu zamana öykünerek yapmaz. Ben de böyle yaptığımı söyleyebilirim.

Neden yazdığıma gelince… Bu, kitapta da anlatmaya çalıştığım varoluşsal bir tutumun sonucu. Sanatsal üretimin bilinçli bir neden-sonuç ilişkisiyle ortaya çıktığını düşünmüyorum. “Öyle olmalı”, “Böylesi daha güzel olur” gibi temeller üzerine kurulan bir yaratım sürecine inanıyorum.

Faruk Bal: Roman anne ve babaya ithafla başlıyor. Kahraman Cengiz, Kaz Dağları eteklerinde bir köye yerleşiyor, zeytinlik alıyor. Yazarla Cengiz’in roman yazımı üzerine tartışmaları var. Cengiz ayrıca “Sesin Yolculuğunda” adında bir roman yazıyor. Tüm bunlardan yola çıkarak eser için biyografik öğeler içeriyor diyebilir miyiz?

Rafet Atik: Eserde biyografik değil ama otobiyografik bir formdan söz edilebilir. Gerçek ile kurgu arasında salınan bir sarkaç vardır anlatıya dayalı eserlerde.........

© Edebiyat Burada