Coğrafya kader mi? Makroekonomik perspektiften bir analiz
Yaklaşık yedi yüz yıl önce kaleme alınan kadim eser Mukaddime’de İbn Haldun, coğrafya ve iklimin toplumlar, kültürler ve medeniyetler üzerindeki makro düzeydeki etkilerini derinlemesine incelemiştir. İbn Haldun, farklı bölgelerde yaşayan insanların kültürel ve sosyal özelliklerinin coğrafyanın etkisiyle şekillendiğini savunarak, “coğrafya kaderdir” sözünü coğrafi determinizm anlayışının bir özeti olarak sunmuştur.
Benzer şekilde, insanlık tarihinin son 13 bin yılındaki medeniyetlerin gelişimini ele alan Jared Diamond, Tüfek, Mikrop ve Çelik: İnsan Toplumlarının Kaderleri adlı eserinde farklı kıtalardaki toplumların neden farklı şekillerde geliştiğini yine coğrafi ve kültürel faktörlere dayandırarak açıklamıştır. Peki, bu tarihsel ve antropolojik perspektiflerin günümüz makroekonomik analiziyle ilişkisi nedir?
Ekonomi bilimi, temelinde insan olan ve uygulanan tüm politikaların belirli varsayımlar ve kabuller çerçevesinde şekillendirildiği bir disiplindir. Bu noktada, Türkiye’nin içinde bulunduğu coğrafya, özellikle ekonomi politikalarını şekillendirme açısından zorlu bir alan sunmaktadır. Geçtiğimiz haftaki yazımızın son kısmını “çok önemli bir jeopolitik risk olmazsa” şeklinde bir varsayıma dayandırmıştım. Yazının üzerinden 48 saat geçmeden İsrail-İran arasındaki çatışmalar, tüm dünyanın siyasi ve ekonomik gündemine bomba gibi düştü.
Global piyasalar üzerindeki ilk etki, beklenen şekilde........
© Dünya
