menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Panoptikondan dijital otoriterliğe: Algoritmaların gölgesinde demokrasi

19 0
22.10.2025

Yapay zekâ yalnızca teknik bir mesele değil, aynı zamanda de­mokrasi, insan hakla­rı ve toplumsal eşitlik açısından da bir sınav. Eğer bu teknolojileri yalnızca hız, verimli­lik ve kâr mantığıyla ele alırsak, otoriter dalgayı hızlandırabiliriz. Şef­faflık, hesap verebilir­lik ve norm üretimiyle demok­rasiyi güçlendirecek alternatif yollar da mümkün.

Birkaç haftaya böldüğüm bu yazı dizisinde yapa zekanın ekonomik değil, aynı zamanda siyasal ve normatif boyutları­nı da sunmayı amaçlıyorum. Çünkü geleceğin demokrasisi, hepimizin hem ülkemizde hem de dünyada bir süredir tecrü­be ettiği gibi yalnızca sandıkta ve sandıkla tecelli etmeyecek. Cambridge Analytica benzeri birçok örnekte olduğu gibi in­san davranışını etkileyen ya­pay zeka çözümleri toplumun geleceğine de yön verecek. Pe­ki, yapay zekâ çağında özgürlü­ğü korumanın yolu ne olacak?

İnternetin ve sosyal medya­nın ilk yıllarında hakim olan umut, bilgiye erişimin demok­ratikleşeceği; bireylerin ka­musal hayata daha aktif katı­lacağı yönündeydi. Ancak bu umut yerini karmaşık bir ger­çeğe bıraktı: bugün aynı tek­nolojiler, özgürlükleri kısıtla­yan, siyaseti şekillendiren ve otoriter rejimleri güçlendiren araçlar hâline geldi.

Shoshana Zuboff ‘un gözetim kapitalizmi (surveillance capitalism) adı­nı vererek dile getirdiği bu kav­ram FAMGA (Facebook, Ama­zon, Microsoft, Google, Apple) başta olmak üzere dijital plat­formların kullanıcılardan top­ladığı verileri yine kullanıcıla­rın davranışlarını öngörme ve yönlendirme maksatlı işledi­ğini, böylece kullanıcılara hem ekonomik hem politik müda­hale kapasitesi kazandığını id­dia eder.

Bu yaklaşımda veri artık yal­nızca şirketlerin gelir kaynak­larından biri değil; insan dav­ranışlarını haritalayan, tah­min eden ve şekillendiren bir etki unsurudur Verinin bu yö­nü, reklam modelinden poli­tika modeline geçişi mümkün kılar: bir bireyin tercihleri yal­nızca ne alacağına dair ipucu vermez; aynı zamanda politik algılarını, duyarlılıklarını ve tepkilerini de tahmin etmeye elverişli hale gelir.

Dijital ve küresel beşli çe­teden bahsederken bu şirket­lerin getirdikleri riskleri sa­dece gözetim kapitalizmi çer­çevesinde ele almak yeterli değil. Bu şirketler, sadece di­jital altyapıyı sağlamakla kal­mayıp platform sahipliği, veri erişimi ve içerik kontrolüyle inovasyonun merkezi aktörle­ri haline geldikleri için bütün zinciri kontrol eden tekelci bir yapı oluşturuyorlar.

Örneğin yeni bir dijital girişim düşü­nün: mobil uygulamanız Goog­le Play ya da Apple App Store’a kabul edilmeli; veri tabanı alt­yapınız büyük ölçüde Amazon Web Services ya da Microsoft Azure üzerinden sağlanmalı; sosyal medya varlığınız Face­book ve Instagram üzerinden yürütülmeli. Bu bağlamda bir fikri “FAMGA’sız” hayata ge­çirmek ve onlara bağlı kalma­dan büyütmek neredeyse im­kânsız hale geliyor.

Şimdi anlatacağım örnek de Türkiye’den. Çevrimiçi pazar­yeri alanında ülkenin en ön­de gelen şirketlerinden birinin çok iyi iş yapan küçük üretici­leri tespit ettikten sonra bun­ları ele geçirmek ya da........

© Dünya