menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Eğitim–ekonomi sarmalında Türkiye

13 1
26.11.2025

Eğitmen ve öğretmenlerimi­ze ithaf edilmiştir”

Türkiye ekonomisinin uzun süredir çözemediği yapısal sorunların başında verimlilik ek­sikliği, teknoloji açığı ve düşük katma değer geliyor. Bu tabloyu anlamak için çoğu zaman para politikası, bütçe açığı, kur oynak­lığı veya jeopolitik riskler öne çı­karılıyor. Oysa tüm bu başlıkla­rın gerisinde daha temel, daha köklü, daha “yapısal” bir mesele duruyor: eğitim-ekonomi ilişki­si. Sayılar, Türkiye’nin büyüme performansının eğitim gösterge­leriyle paralel bir biçimde zayıf­ladığını ortaya koyuyor.

Dünya ekonomisinin yapısı son 30 yılda keskin şekilde de­ğişti. Bilgi, teknoloji ve inovas­yon, klasik üretim faktörlerinin önüne geçerken ülkelerin re­kabet gücü artık eğitim sistem­lerinin niteliğiyle belirleniyor. Ekonomik büyümenin itici gü­cü, yüksek katma değerli üretim ve insan sermayesi haline geldi. Bu nedenle eğitim ile ekonomi arasındaki ilişki, özellikle geliş­mekte olan ülkelerde stratejik bir alan olarak öne çıkıyor. Türkiye ise bu ilişkinin zayıf halkasıyla mücadele eden ülkelerin başın­da geliyor.

Eğitimin ekonomik perfor­mansa etkisini anlamanın en berrak yolu, uluslararası öğren­ci değerlendirmeleri üzerinden ülke karşılaştırması yapmak. OECD’nin üç yılda bir yayımladı­ğı PISA (Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı) so­nuçları bu açıdan kritik.

2003 yılında Türkiye, PISA matematikte 423 puan alarak OECD ortalamasının (500 puan) çok gerisinde kalmıştı.

2015’te skor 420’ye geriledi.

2022’de ise Türkiye 453 puan ile kısmi bir iyileşme gösterse de OECD ortalaması olan 472 pua­nın hâlâ 19 puan altında.

Benzer fark okuma ve fen alan­larında da görülüyor. 2022 veri­lerinde:

-Okuma: Türkiye 456 – OECD 476

-Fen: Türkiye 455 – OECD 485

Bir başka ifadeyle, 15 yaş gru­bundaki Türk öğrencilerin bilgi ve problem çözme becerileri hâlâ gelişmiş ekonomilerin yaklaşık %5–10 altında.

Bu fark yalnızca eğitimde ka­lite meselesi değil; aynı zaman­da büyüme potansiyeli farkı. Çünkü Dünya Bankası verilerine göre PISA’daki 25 puanlık artış, uzun vadeli büyümeyi 0,5 puan artırıyor.

Güney Kore: Eğitim gücü = Ekonomik güç

1960’larda Türkiye’nin altın­da gelir seviyesine sahip olan Gü­ney Kore, bugün kişi başı 34.000 USD’ye ulaşmış durumda. Başarı hikâyesinin omurgasında:

-STEM ağırlıklı müfredat

-Öğretmen kalitesi

-Yüksek yükseköğretim ta­mamlama oranı (p)

-AR-GE’ye milli gelirin %4,4’ünün ayrılması

Türkiye’de bu oran %1,3 düze­yinde.

Finlandiya, nüfusu 6 milyon ol­masına rağmen yüksek teknoloji ihracatında Avrupa’nın ilk üçün­de. Temel neden:

Öğretmenlik mesleğinin yük­sek itibarı

Öğrenci başına yıllık 12.000 dolar eğitim harcaması

(Türkiye: 4.500 dolar)

Türkiye’nin 2002–2017 döne­mindeki ortalama büyüme hızı %5,4 seviyesindeyken, 2018 son­rası bu oran %3,2’ye........

© Dünya