menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Türk’ün Cumhuriyeti

16 0
30.10.2025

Cumhuriyetimizin 102. yılını kutladık. Böyle­si bir coğrafyada bir asrı aşkın bir çınardır Türkiye Cumhuriyeti. Son 102 yılı baz aldığımı­zı düşünmeyin. Geçmişi 1071’e, “Büyük Selçuk­lu Devleti”ne uzanan bir devletten bahsediyo­ruz. Diğer bir değişle 854 yıl devlet kavramının yerleştiği bir milletin cumhuriyetinden.

Fransız Devriminden sonra Osmanlı İmpa­ratorluğu’nda devletin işleyişinde bazı önem­li adımların atıldığını görüyoruz. Senedi İttifak (1808) bunun başlangıcı sayılabilir. Senet, dere­beylik sistemini düzenlerken ilk kez padişahın yetkileri de sınırlandırılıyordu. Tanzimat Fer­manı (1839), kişisel hakları ve özgürlükleri gü­vence altına alıyordu. Islahat Fermanı (1856) ise Osmanlı uyruklularının seçme, seçilme ve me­mur olabilme haklarını tanınıyordu.

Vilayet Nizamnamesi (1864), vilayet meclis­lerinde seçimle gelen üyelerinde yer almasını sağladı. Kanuni Esasi (1876) monarşik yapıda ve şeriat kurallarına dayanıyordu. Osmanlı İmpa­ratorluğu’nun ilk ve son anayasası oldu.

II. Abdülhamit, 1877-1878 Osmanlı-Rus Sa­vaşını sonrası Meclisi kapattı. Böylece II. Meş­rutiyeti (1908) ilanına kadar 30 yıl süre ile de­mokratik girişimler donmuş oldu. Babıali baskı­nı (1913) sonrası güce mutlak hâkim olan İttihat ve Terakki Partisi tek parti rejimi kurdu. Misa­kı Milli’yi kabul eden son Meclisi Mebusan’ı da 1920’de İngilizler tarafından kapatıldı.

Görüldüğü gibi Osmanlı’nın son yüzyılı, top­lum içinde öne çıkan ilerici düşüncenin, baskı­cı çevrelere karşı verdikleri çağdaşlaşma müca­delesine sahne olmuştu. Ancak bu çağdaşlaşma her zaman hanedan,........

© Dünya