Deli adam teorisi
“Deli Adam Teorisi” ilk olarak 1959’da Daniel Ellsberg tarafından dile getirilmiş olsa da H.R. Haldeman tarafından 1978 tarihli “The Ends of Power” kitabında ilk kez tanımlanmış. ABD Başkanı Richard Nixon ve yönetiminin dış politikasıyla ilişkilendirilen bir siyasi teori.
“Deli Adam Teorisi”nin temel dayanağı, görünüşte inandırıcı olmayan tehditleri inandırıcı kılması. Örneğin, karşılıklı yıkımın kesin olduğu bir sorunda, akılcı bir liderin bir anlaşmazlığı tırmandırmaya yönelik tehdit ve girişimleri intihar gibi görünebilir ve bu nedenle rakipler tarafından göz ardı edilebilir. Ancak bir liderin irrasyonel olduğuna inanılıyorsa, intihar tehditleri inandırıcılık kazanabilir.
Haldeman’a göre Nixon, Vietnam Savaşı’nı bitirebilmek için Kuzey Vietnam’a yönelik her şeyi göze alabileceğine uluslararası kamuoyunu inandırmak istiyordu. ABD düşmanlarının ABD Başkanını “takıntılı”, “öfkeli”, “mantıksız”, “kontrol edilemeyen” ve “dengesiz” göreceği bir lideri oynayacaktı. Deli adam teorisinin temel noktası, karşı tarafın Nixon’ın topyekûn bir savaş için gerçekten kararlı olduğunu mu yoksa sadece rol mü yaptığını anlamanın zor olmasıydı. Keza ayrım ne kadar zor olursa, blöf o kadar etkili olurdu.
Nixon, teoriyi, 1969 sonbaharında, Kuzey Vietnam’a karşı uygulamaya koydu: Önce nükleer silahlı B-52’leri gönderdi, uçak gemilerini Pasifik’e konuşlandırdı. Nixon, Hanoi’yi korkutup barışa ikna edebileceğine inanıyordu; başaramadı. Komünistler geri adım atmadı ve savaş da devam etti.
Nixon, “Deli Adam Teorisi”yle, krizlerde her şeyi riske atan, tehlikeli ve tehditkâr bir dünyaya karşı kumar oynayan yalnız kendine inanan bir profil çizmeye çalıştı. Trump, Nixon gibi öngörülemez olmaya istekli bir başkan olacağını gösterdi. Kullandığı dil Nixon’ı yansıtıyordu.
Trump, 2016’da, ABD başkanlığına aday olduğunda yaptığı konuşmalar nedeniyle çoğu insan “eyvah bir deli ABD Başkanı........
© Dünya
