Barış ve savaş stratejileri iç içe geçti
Türkiye’de uluslararası ilişkiler çalışıyorsanız konu bulmakta sıkıntı çekmezsiniz. Neden mi? Tüm sınırlarımız zaten yangın yeri. Komşulardan kaynaklı her sorun iç ve dış politikamıza doğrudan yansır. Ekonomi başta olmak üzere her politikamızı etkiler.
Öbür taraftan dünyanın en sorunlu bölgesi Orta Doğu’da yaşanan her gelişme bizim için bir dış politika sorunu. Bölgenin en önemli aktörü olmamız ister istemez her sorunun içerisine girmemize neden oluyor. Ancak kabul edelim ki komşularımız özelinde İran-İsrail çatışması, kurulduğumuz 1923 yılından beri, karşılaştığımız en büyük sorundur.
İsrail’in İran’ı vurması birçok soruyu da gündeme getirdi. Bu girişim İsrail’in İran’a doğrudan ilk saldırısı değil. Ancak İsrail, İran’a ilk kez bu büyüklükte bir saldırıda bulunuyor.
İsrail’in saldırı kararı arkasında ABD’nin olduğu açık. Trump ilk döneminde olduğu gibi bu döneminde de İran rejimini ABD için tehdit olarak gördüğünü defalarca ifade etti.
İran ile nükleer faaliyetlerinin geleceği yönünde yaptığı görüşmelerin tam ortasında İsrail’in saldırısına onay vermek ve desteklemek, müzakere masasında işleyen diplomatik süreci gölgelemek anlamı taşıyor. Böylece barış ararken çatışmayı konuşmak durumunda kaldık. Diğer bir ifadeyle barış ve savaş stratejileri iç içe geçti.
ABD’nin İsrail’e onay vermesinin arkasında yatan ve ilk akla........
© Dünya
