Anneliğin ağırlığı: Çiçeklerin ötesinde bir gerçeklik
Anneler Günü, her yıl Mayıs ayında çiçekçileri canlandırır, reklamlarda pastel tınılar belirir, bir anda herkes ‘annelik’ hakkında konuşmaya başlar. En çok da kutsallığından... Ama nedense kimse anneliğin sessiz ağırlığından, kadınların bu rol içinde nasıl silikleştiğinden bahsetmez. Çünkü annelik, toplumun kadına yüklediği en romantik ama en denetleyici kimliktir.
Anneliğe dair methiyeler arttıkça, kadınların taşıdığı yapısal yükler gözden kaybolur. Oysa bu yükler, yalnızca fiziksel ya da duygusal değildir. Annelik, kadınlar için çoğu zaman sosyal, ekonomik ve mesleki bir eşiktir -ve çoğu zaman tek yönlü-. Kadın anne olduğunda, yalnızca bir çocuk doğurmaz; onunla birlikte zamanı, bedeni, hayalleri, görünürlüğü de bölünür. “Ayşe’nin annesi” olur. Adı geri çekilir, kimliği değişir, hayatı yeniden tanımlanır. Ve bu tanımın merkezinde, çoğu zaman kadının kendisi yoktur.
OECD’nin Cinsiyet Göstergeleri Raporu’na göre Türkiye’de kadınların iş gücüne katılım oranı hâlâ düşük. Kadınların büyük kısmı doğum sonrası işine dönemiyor. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ise doğumun kadınlar için hâlâ kariyerde büyük bir kesinti anlamına geldiğini, yönetici pozisyonlara geçişte ciddi bir görünmezlik yarattığını ortaya koyuyor. Aynı süreçte erkekler için ‘baba olmak’ çoğu zaman daha istikrarlı ve saygı gören bir figüre dönüşüyor.
Sistem, kadının üretkenliğini annelikle sınamaya devam ediyor. Profesyonel sporcu kadınlar, hamile kaldıklarında sponsorluk desteğini kaybedebiliyor. Kadının doğurganlığı desteklenmesi gereken bir biyolojik süreç değil, ‘verim kaybı’ olarak görülüyor.
STEM alanlarında kadın temsili hâlâ çok düşük. UNESCO verilerine göre dünya genelinde bilim insanlarının sadece yüzde 30’u kadın. Türkiye'de bu oran benzer seviyelerde. Ve bu kadınların ne kadarı anne olduktan sonra üretkenliğini sürdürebiliyor, ne kadarı sistem içinde yükselme şansı buluyor, buna dair toplumsal bir sorgulama neredeyse hiç yapılmıyor. Çünkü bilimin tarafsızlığı, kadın olduğunda sessizleşiyor.
İş dünyasında yapay zekâ araçlarını kullanan kadınların bile bilgiye erişimi farklı değerlendirmelere tabi tutuluyor. Harvard Üniversitesi’nden R. Koning’in........
© Dünya
