Yatırımcının pusulası, ekonominin röntgeni: Getiri eğrisi
“Verim eğrisi susmaz; beklentilerin en dürüst tercümanıdır.”
Kariyerimin daha ilk yıllarında öğrendiğim ve bugün hâlâ büyük bir rehber olarak gördüğüm göstergelerin başında getiri eğrisi gelir. Basit bir X ve Y ekseninden oluşan grafik gibi görünse de, aslında ekonominin, finansın ve beklentilerin kolektif bir özetidir. Y ekseni faiz oranını, X ekseni ise vadeleri gösterir. Üzerine tonlarca literatür, kalın kitaplar yazılmıştır. Başta bu kadar karmaşık ne olabilir ki denir ama vadelerin, risklerin, ekonomik belirsizliklerin ve portföy tercihlerinin saniyeler içinde şekillendiği finansal dünyada bu çizginin anlamı çok büyüktür.
Teoride, faiz oranlarını belirleyen temel iki unsurun para arzı ve talebi olduğunu bilirdim. Ancak hangi vadede hangi faizin nasıl belirlendiğini ilk kez piyasada işlem yapmaya başladığımda tam anlamıyla kavrayabildim. 1990’lı yıllarda Türkiye’de vadeler 1 yılı bile zor buluyordu. Bono piyasasında 3-6 ay vadeli menkul kıymetler likidite açısından öne çıkıyordu. O zamanın IMKB Tahvil ve Bono Piyasası’nda bankaların birbirleriyle yoğun şekilde işlem yaptığı, büyük hacimli bir piyasa mevcuttu.
1999’da başlayan ekonomik programlar ve IMF ile yapılan anlaşmalar, vadelerin uzamasının önünü açtı. Vadeler 3 yıla çıkarken, tahvil-bono fiyatlarının faiz değişimlerinden nasıl büyük ölçüde etkilenebileceğini doğrudan yaşayarak öğrendik. Kriz dönemleri, pozitif haber akışları ve siyasi gelişmeler; bazen büyük kazançlara, bazen ciddi zararlara yol açtı.
2002 sonrası........
© Dünya
