Umudun, vazgeçmemenin ve iradenin yol atlası!
Prof. Dr. Uğur BATI
Portekizli yazar José Saramago günümüzü anlatırken, “Kötü kader diye bir şey yoktur; 21. yüzyıl vardır. Ve bu yüzyıl bir kelebeği bile intihar ettirebilir” diyor. Bu çok çarpıcı bir tespit ve bugünün zihnini aydınlatıyor. İnsanlar umutsuz, anlamlar izafi, ruhlar istikrarsız, dünya pek bir muğlak. İnsan için inisiyatif ve irade kullanmak, bu şekilde yaşama tutunmak çok zor.
Bu yazı benim için çok özel. İlk “Dünya” yazım ve bu harika gazetenin “evrenine” ilk girişim. Mutlu ve heyecanlı olduğumu belirtip, size “merhaba” deyip konuya giriyorum.
Bir araştırmayı okuyorum geçen hafta. Dünyaca ünlü araştırma şirketi Ipsos’un 31 ülkede yaklaşık 24 bin kişiyle gerçekleştirdiği 2024 Dünya Ruh Sağlığı Monitörü, bireylerin yaşadığı en büyük sağlık sorunun ruh sağlığı konusunda olduğunu ortaya koyuyor.
Öyle ki, ruh sağlığının hemen ardından kanser ve stres geliyor. Ruh sağlığı, son 3 yıldır tüm ülkelerde artan bir sağlık problem olarak öne çıkıyor (https://www.ipsos.com/tr-tr/ipsos-dunya-ruh-sagligi-monitoru-arastirmasi). Raporun en dikkat çeken noktalarından biri de Türkiye'nin yüzde 38 oranla dünyada ikinci en çok ruhsal hastalığa sahip ülke olması. Geçtiğimiz yıl bu oran yüzde 30 civarındayken, son 1 yılda yüzde 8 artış gösterdi.
ABD'deki oran ise değişmeyerek yüzde 40 ile en üst sıradaki yerini korudu. Özellikle genç nüfusun ruhsal hastalıklardan daha fazla etkilendiği görülüyor. Sadece ruh sağlığı değil tabi, bunun zihinsel, duygusal, bedensel sonuçları var. İnsanlar umut etmekte, inisiyatif kullanmakta, irade sahibi olmakta zorlanıyor. Bu genel durum, aklıma bir sözü getiriyor. Portekizli yazar José Saramago günümüzü anlatırken, “Kötü kader diye bir şey yoktur; 21. yüzyıl vardır. Ve bu yüzyıl bir kelebeği bile intihar ettirebilir” diyor. Bu çok çarpıcı bir tespit ve bugünün zihnini aydınlatıyor.
İnsanlar umutsuz, anlamlar izafi, ruhlar istikrarsız, dünya pek bir muğlak. İnsan için inisiyatif ve irade kullanmak, bu şekilde yaşama tutunmak çok zor. Ülkece böyle bir zihin yaşıyoruz. Fakat gel gör ki (Allah’tan öyle) bazı insanlar asla vazgeçmiyor. Üretiyor, gelişiyor, iyileşiyor, iyileştiriyor. Dünya adeta “vazgeçmeyen insanların” yüzü suyu hürmetine dönüyor. Bu konu üzerine birkaç şey yazmak istiyorum.
Bu yazıda Vazgeçenlerin iradelerini nasıl çöpe attıklarına bir örnek olsun bu. Hoş bir anekdot paylaşacağız… Cornell Üniversitesi’nden psikolog Martin Selingman bir şeyi merak etmişti: Neden bazı insanlar ümitlerini kaybetmezler, bazıları ise hemen ümitsizliğe kapılır? Ve bu merakını gidermek için köpekler üzerinde bir dizi deney yapmaya karar verdi. Seligman ve arkadaşları, aynı cins ve fizikî özellikleri de birbirine çok yakın köpekleri iki gruba ayırarak bir kafese koydular.
Birinci gruptaki her bir köpek ikinci gruptaki başka bir köpekle eşleştirilmişti. (Tabii bu köpeklerin değil, deneyi yapanların bildiği bir şeydi.) İki gruptaki köpeklere de zararı dokunmayan ancak rahatsız edici olan elektrik şokları vermeye başladılar. Birinci gruptaki köpekler kafeste duran düğmeye bastıklarında elektrik şoku kayboluyordu. Her ne kadar ikinci gruptaki köpeklerin böyle bir şansı olmasa da eğer birinci gruptaki köpekler bu düğmeye basarlarsa ikinci gruptaki........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d