Riskle dans etmek mümkün mü?
İş dünyasında risk kavramı içerik değiştirdi. Artık tablolar, finansal rakamlar ve öngörüler yeterli değil. Bugün ekrana: jeopolitik gerilimler, iklim kaynaklı arz şokları, yapay zekânın yarattığı hem fırsat hem maliyet dalgaları, siber saldırıların zincirleme etkileri gibi birbiriyle etkileşen kırılganlıklar yansıyor. Bu başlıkların ortak özelliği, tek tek yönetilememeleri.
Hepsi birbirini tetikliyor ve şirketleri yalnız ‘zararı azaltma’ refleksinin ötesine ‘dönüşerek ayakta kalma’ zorunluluğuna itiyor. Yönetim kurulları da soruyu değiştiriyor: ‘Bu riski nasıl bertaraf ederiz?’ değil, ‘Bu riskle nasıl değer üretiriz?’ Cevap, artık tek bir fonksiyonda değil strateji, kültür ve teknoloji kesişiminde saklı.
Korn Ferry’nin son değerlendirmeleri bu dönüşümü net tarif ediyor: Kurumsal risk eskisi gibi değil; karmaşık, akışkan ve öngörülemez. Bu yüzden şirketler, tıpkı bir maç planı gibi ‘risk playbook’ları (risk oyun planları) hazırlıyor. Gümrük tarifesinden enerji kesintisine, kritik tedarikçinin çöküşünden yapay zekâ kaynaklı veri sapmalarına kadar onlarca senaryo masada deneniyor. Amaç, kriz anında kahramanlık yapmak değil kriz gelmeden refleks kazanmak.
Bu yaklaşımın farkı şu: Playbook yalnızca acil durum talimatı değil aynı zamanda fırsat kılavuzu. Örneğin bir ülkede regülasyon sıkılaştığında geri çekilmek tek seçenek olmak........
© Dünya
