Teknolojiyi “insanlaştırmak” mı, insanı teknolojiyle buluşturmak mı?
Yapay zekâ, akıcı dili ve güçlü analiz yetenekleriyle insan hayatını dönüştürüyor; ancak bu dönüşüm, kontrolsüz bırakıldığında yüksek riskleri de beraberinde getirmekte. ABD’de yaşanan son vaka, yapay zekâ ile kurulan diyalogların, “sanrıları pekiştirerek” cinayet ve intihara yol açtığı iddiası, bu riskleri çarpıcı bir şekilde ortaya koymuş durumda.
Wall Street Journal’in haberinde; Stein Erik Soelberg (56), annesini öldürdükten sonra intihar ediyor. “Bobby” adını verdiği bir sohbet botuyla aylarca süren diyalogları, YouTube’da ortaya çıkıyor. Botun, “gizli semboller” veya “gözetim” gibi paranoyak iddialarını dolaylı olarak doğruladığı (ör; “Erik, sen deli değilsin”) belirtiliyor. Greenwich Time ise Soelberg’in ruhsal durumunun kötüleştiğini ve OpenAI’ın polis ile iş birliği yaptığını belirtiyor. Sophie Reiley davasında bir yapay zekâ botunun intihara katkı sağladığı iddiası da risklerin genişliğini gösteriyor. YZ’nın insan psikolojisi üzerindeki etkilerinin karmaşıklığı, psikolojideki ELIZA etkisi, akıcı bir botun “bilinçli bir akıl” gibi algılanmasına neden olabiliyor ve özellikle kırılgan zihinlerde “sanrıları” güçlendirebiliyor. Bir kısım basın, olayı “ilk yapay zekâ cinayeti” olarak nitelendirirken; bir kısım da yapay zekâ etiği ve güvenliği üzerine tartışmalar........
© Dünya
