menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

805 sayılı kanun: İlle de Türkçe mi?

9 0
25.10.2025

Cumhuriyet’in ilk yüzyılın­da 805 sayılı Kanun, iktisadî hayatta Türkçeyi zorunlu kılarak dil ile egemenlik arasına kalın bir çizgi çekti. Bugünse küresel ti­caret, sınır ötesi sözleşmeler ve tahkim pratikleri bu çizgiyi es­netmemizi istiyor. Mesele basit bir “tercüme” sorunu değil; yatı­rım cazibesi, hukuk diplomasi­si ve ekonomik rekabet gücünün aynı denklemde tartılması. Ya­bancı sermaye, standart, öngörü­lebilir ve hız kazandıran bir tah­kim mimarisi arıyor. Türkiye iç­tihatlarla konuşurken, dış dünya model klozlarla, veriyle, ölçüle­bilirlikle konuşuyor. Tam da bu nedenle 805 sayılı Kanun’un tah­kim diline etkisi, teknik bir baş­lıktan çok daha fazlası: Türki­ye’nin “hukuk dili”nin ikinci yüz­yıla nasıl taşınacağına dair bir vizyon testi.

805 sayılı Kanun, Türk şirket­lerinin Türkiye dâhilindeki “iş­lem, sözleşme, yazışma, defter ve hesaplarını” Türkçe tutma­sını emreder. Yabancı şirketler içinse zorunluluğu kamu otori­teleriyle temas ve ibraz edilecek evraklarla sınırlar. Kanunun 4. maddesi, aykırılık hâlinde geçer­sizlik sonucunu öngörür. Bu mi­mari, 1926 bağlamında yazıldı. Fakat yüz yıl sonrasının dünya­sında, yabancı dilli tahkim şartı­nın Türk taraf bakımından “na­zara alınmaması” ya da geçersiz sayılması, öngörülebilirlik soru­nunu büyütüyor. Doktrinde bir kanat 805’in yalnızca iki Türk ta­raflı işlemlerle sınırlı yorumlan­ması gerektiğini, diğer kanat ise “muamele” kavramının sözleş­meleri ve dolayısıyla tahkimi de kapsadığını........

© Dünya