İlk haftasını doldurmak üzere olan İs­rail’in İran’a saldırıları karşılıklı füze­lerin şehirleri vurduğu ve insanların ha­yatlarını kaybettiği klasik savaş forma­tının çok daha ilerisinde yeni nesil bir siyasal iletişim savaşını bize taşıyor.

İsrail’in 13 Haziran'da başlattığı "Yük­selen Aslan" ismini verdiği saldırısı ve İran'ın "Gerçek Vaat" ismini verdiği mi­silleme saldırıları devam ediyor. Saldı­rılara koydukları isimlerden anladığı­mız kadarı ile kendi toplumlarından da­ha çok dünya kamuoyuna mesaj verme kaygılarının yüksek olduğunu görebi­liyoruz. Saldırıya uğrayan halklara dö­nük sembollerden esinlendikleri ise çok açık. Burada bir anda eş zamanlı bir siya­sal iletişim ve küresel algı yönetimi mü­cadelesinin tam merkezinde kendimizi buluyoruz.

İsrail ve İran yönetimleri büyük ta­rihsel travmalarını kendi insan hakla­rı ihlallerini temize çekmek için kullan­maktan çekinmeyen yapılar. İki ülkenin toplumları son yıllarda savaş psikoloji­sinden uzaklaşmış ve ekonomik olarak ayakta kalma mücadelesi veren kitleler­den oluşuyor. Bu kadar çok benzerliği olan iki büyük düşman her zaman denk gelmez.

Özellikle İsrail, İran’ın “Demir........

© Dünya