menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Avrupa’da sessiz kriz

29 0
28.11.2025

Avrupa Birliği, yirmi birin­ci yüzyılın ilk yirmi yılı bo­yunca kendisini “dünyanın en so­fistike ekonomik modeli” olarak sunmayı başardı.

Sosyal devlet ile rekabet gücünü aynı potada har­manlayan sistemi, uzun yıllar bo­yunca Batı ekonomisinin istikrar direklerinden biri oldu. Ancak bu­gün o direklerin üzerinde ince ince çatlaklar var. Üstelik bu çatlakla­rın çoğu artık öyle gizli saklı değil; istatistiklerin dili giderek sertleşi­yor, siyasetçiler ise o dili yumuşat­mak için her geçen gün daha fazla çaba harcıyor.

Son yıllarda Avrupa’nın karşı karşıya olduğu genel resim, “Bir­liğin kuruluşundan bu yana yaşa­dığı en derin yapısal kriz” olarak tanımlansa abartı sayılmaz. Al­manya’dan Fransa’ya, İtalya’dan Hollanda’ya kadar kıtanın sanayi omurgasını taşıyan ülkelerde üre­tim sistematik olarak daralıyor. Enerji maliyetleri, tedarik zincir­lerindeki kırılganlıklar, demogra­fik baskılar, aşırı düzenlemeci ya­pı ve siyasi popülizm… Hepsi Av­rupa’nın ekonomik dinamizmini yavaşlatan bir çamur gibi, kıtanın ayaklarına yapışmış durumda.

Bugün Avrupa’da yaşanan kriz “gürültülü” değil; ne dramatik bir çöküş var ne de piyasalarda panik havası esiyor. Ancak kriz, gürültü­süz oluşuyla daha tehlikeli. Çünkü herkes hissediyor, ama kimse yük­sek sesle konuşmak istemiyor.

Bu yazıda, Avrupa’nın sessiz ama derinleşen sanayi krizinin te­mel nedenlerini ve önündeki olası yolu ele alalım.

I. Kıtanın sanayi motoru duruyor: Almanya’da çatlayan model

Bir zamanlar “Avrupa’nın loko­motifi” diye anılan Almanya’nın bugün yaşadığı gerileme, aslında tüm kıtayı temsil eden daha bü­yük bir resmin parçası. Almanya’nın uzun yıllar boyunca büyüme modeli­ni ayakta tutan üç temel unsur vardı:

1 Ucuz Rus enerjisi,

2 Çin ile devasa dış ti­caret hacmi,

3 Kusursuz çalışan mü­hendislik odaklı üre­tim modeli.

Bu üçlünün tamamı son dört yıl içinde etkisini yitirdi.

Rusya-Ukrayna savaşıyla enerji fiyatları Almanya sanayisinin tüm maliyet yapısını çökertti. Ülkenin büyük enerji tüketicisi firmaları, özellikle kimya sektöründe, üre­timlerini kısarken bazıları resmen kapılarına kilit vurdu.

Bir diğer çöküş Çin ile olan dış ticaret hacminde yaşandı. Alman­ya’nın ihracatının en değerli kıs­mını oluşturan otomotiv ve maki­ne üretimi, artık Çinli rakiplerin yoğun baskısıyla karşı karşıya. Çin sadece Almanya’dan daha ucuz üretmiyor, aynı zamanda ino­vasyon kapasitesini de artırıyor. Çin’deki Elektrikli araç piyasası, Alman otomotiv devlerinin adeta kâbusu hâline geldi.

Vergi yükü yüksek, yatırım teş­vikleri zayıf, enerji pahalı ve işgü­cü esnek değil… Böyle bir ortamda sanayi şirketlerinin rekabet gücü­nü koruması giderek zorlaşıyor.

Kısacası: Almanya modeli artık sürdürülebilir değil.

Bu tespit, sadece Almanya’yı il­gilendirmiyor. Kıta........

© Dünya