Özgürlükçü baskıyla elde edilen delil
Türkiye’de bütün işletmelerin vergi hukuku kurallarına tamamen uygun hareket ettiğini iddia etmek zor. Ancak, hepsine potansiyel vergi kaçırdığı şeklinde bakmak bambaşka bir boyut. Ne yazık ki, bu bakış açısını hem vergi yasalarında hem de idari düzenlemelerde yer yer görüyoruz. Denetimlerin sıklaştığı bu günlerde, buna vergi incelemesi sırasında elde edilen delillerle ilgili bir örnek vermek isterim.
İdari yargılamada resen araştırma ilkesi yargıca -medeni yargılamada olduğundan daha- geniş bir alan bıraksa da, yazılı delilin ispat gücü (delil değeri) yargıç nezdinde her zaman daha yüksektir. İnceleme sırasında tutulan inceleme tutanağı ise, idare eliyle yaratılan yazılı bir delildir. Yasa (Vergi Usul Kanunu md. 141), “vergilendirme ile ilgili olayları ve hesap durumlarını inceleme tutanağı ile tespit ve tevsik” konusunda inceleme memuruna yetki vermektedir.
Tevsik, belgeyle doğrulayıp kanıtlamak demektir. İnceleme tutanaklarında, mükellef ya da temsilcisinin ya da diğer ilgili kişilerin, inceleme memurunun yönelttiği sorulara verdikleri cevaplar da yer alır. Ancak, inceleme tutanağını güçlü bir delil haline getiren özellik, tutanağın altında sadece inceleme memurunun değil, mükellefin de (/ilgilisinin) imzasının olmasıdır. Böylece, inceleme tutanağında yer alan hususları o da kabul etmiş, hatta ikrar etmiş olur. İkrar, kendi aleyhine olan bir olay ya da olgunun açıkça kabul edilmesi ve doğrulanmasıdır.
Bununla birlikte, mükellefin,........
© Dünya
