Özgürlük Maskesi Altındaki Kirli Senaryo
Bir süredir, moda sektöründen medyaya, kendini “aydın” sananlardan sosyal medyadaki etki avcılarına kadar geniş bir cephe aynı şarkıyı söylüyor: “Özgürlük…” Ama dikkat edin; bu kelime, ellerinde masum bir çiçek değil, zehirli bir hançer. Çünkü bu “özgürlük” söylemi, hayaya, iffete, mahremiyete yöneltilmiş organize bir saldırının kılıfı.
Giyim sektörü ve bazı medya çevreleri, “çağdaşlık” ve “özgürlük” adı altında çıplaklığı yüceltiyor, örtünmeyi küçümsüyor. Örtünen kadın “gerici” diye yaftalanırken, teşhircilik “ilericilik” diye pazarlanıyor. Oysa insan sadece etten kemikten ibaret bir beden değildir. Bedenin mahremiyeti, insan onurunun en temel parçasıdır. Onu ulu orta sergilemek, insanı değerli bir varlık olmaktan çıkarıp, pazara sürülmüş bir metaya indirgemektir. Bu hem aklın hem vicdanın hem de fıtratın bozulmasıdır.
Son dönemlerde Diyanet’in cuma hutbelerinde ahlak ve haya vurgusu yapması, toplumsal çöküşe karşı önemli bir uyarı niteliği taşıyor. Evet, belki geç kalınmış bir adım, ama yerinde bir adım. Ne var ki, bu uyarı bazı çevreleri rahatsız etti. “Kadınların ne giyeceğine Diyanet karar veremez” diyerek, aslında Diyanet’i değil, bizzat Kur’an-ı Kerim’in apaçık emirlerini hedef aldılar.
Burada mesele başörtüsü ya da kıyafet tercihi meselesi değildir. Mesele, insanın hem........
© Doğruhaber
