Ağıtlar Yerine Fetih Marşları Yazmak
Üstad rh, İslam aleminin en büyük yıkımı yaşadığı bir zamanda sürekli ümitvar olmayı öğütlemiş ve bunu hem bizzat yaptıklarıyla hem de eserleriyle ortaya koymuş çok büyük bir alimdi.
Ancak onun talebelerinden hislerine yenilenlerin adeta yıkılırken çıkardıkları sesleri de yok saymamış, “dakik ve kıdemli muallim” diye övdüğü Hasan Feyzi Merhumun şu şiirini Tarihçe-i Hayat kitabına almış:
“Çekilip nur-u hidayet yine zindan olacak,
Yine firkat, yine hasret, yine hüsran olacak.
Yine sen, yaş yerine kan akıtıp ağla gözüm,
Çünkü hicran dolu kalbim yine hicran olacak.
Yine göç var diye Mecnuna haber verme sakın!
Yine matem, yine zâri, yine efgan olacak.
Açılan ol gül-ü tevhid, sararıp solsa gerek,
Kapanıp kâbe-i irfan, yine viran olacak…”
Belki de Allah’ın rahmetinden asla ümit kesmeden bazen içeride biriken acıları dökerken her vadide dolaşan şairlerin kanadı kırık hüznüne müsamaha ile bakılmıştır.
Zaten İbn-i Teymiye’nin rh deyişiyle; "Düşmanlarım bana ne yapabilir ki? Ben cennetimi yüreğimde taşıyorum, nereye gitsem o benimle gelir. Hapsedilmem halvet, sürgün edilmem hicret, öldürülmem şehadettir” müslüman fertler için hakikatte hiçbir kayıp olmadığından kederli mısralar sadece o anki teessüfün yakıcı esintisinden ibarettir.
Tarihi, biraz da duygularına........
© Doğruhaber
