Yazıklar Olsun Bize Kardeşlerimiz Yakılıyor
Naylon çadırlarda, barakalarda, harabeye dönmüş evlerde… Nerede yaşarlarsa yaşasınlar, üzerlerine tonlarca bomba yağdırılıyor. Gökyüzü alevlerle kaplanıyor, taş duvarlar paramparça oluyor, hayatlar kül olup rüzgâra savruluyor. Cesetler dört bir yana saçılıyor, bazılarının izi bir daha asla bulunamıyor. Çocuklar, kadınlar, ihtiyarlar… Gencecik bedenler, köklü hatıralar, sıcak yuvalar, her şey, bir anda yok ediliyor.
Bir yanda bitmek bilmeyen bombardıman, diğer yanda sessiz bir ölüm, açlık ve susuzluk! Katiller, ekmeği ve suyu bir silah gibi kullanıyor; hayatta kalmak için gereken en temel şeyler, toplu ölümlerin ve zorunlu göçlerin bir tuzağına dönüşüyor. İnsanlar kaçmaya çalışıyor, ama kaçabilecekleri bir yer bile kalmamış. Ne yana dönse aynı manzara, aynı muamele! Verilen sözler, yapılan barışlar da hepsi hile ve tuzak!
Ve dünya seyrediyor. Müslüman ülkeler sessiz. Avrupa, en azından diplomatik bağları koparmaktan, yaptırımlardan söz ediyor. Ama bizimkiler? Sadece susuyorlar. Konuşanlar da etkili bir adım atamıyor, fırtına gibi esip gürleseler de ardında hiçbir şey bırakmıyorlar.
Bu sessizlik, bu kayıtsızlık… Bunun hesabı sorulacak. Önce biz, her bir fert olarak, sonra devletler olarak. İlahi adalet er ya da geç yakamıza yapışacak.
“(Müminleri yakmak için) hendek kazıp (içinde) alevli ateş yakanlar........© Doğruhaber
