Örtüye Düşmanlıkta Buluşan İki İdeoloji: Kemalizm ve Apoizm
Bir milletin inancı, onun ruhudur. O ruhun en görünür hali ise sembollerdir: Ezan, Kur’an, cami, tesettür, çarşaf… Bu semboller, Müslüman toplumlar için sadece gelenek değil, Allah’a bağlılığın, mahremiyetin ve izzetin nişanesidir. Ne var ki Türkiye’de iki ideolojik yapı, bu sembollere karşı ortak bir düşmanlıkta buluşmuştur: Kemalizm ve Apoizm.
Kemalizm, Cumhuriyetin ilk yıllarında laikliği dinin kamusal görünürlüğünü yok etme aracı olarak yorumladı. Medreseler kapatıldı, ezan susturuldu, başörtüsü kamu kurumlarında yasaklandı. Kadının tesettürü, “çağdışılık” olarak damgalandı. Çarşaf, “karanlığın simgesi” ilan edildi. Bugün bile Kıbrıs gibi her türlü melanetin işlendiği bir yerde sadece örtü yasaklandı! Bu yasağın sürmesi için bağıranlar “Kıbrıs laiktir laik kalacak”, “Mustafa Kemalin askerleriyiz” diyorlar.
Apoizm ise farklı bir ideolojik zeminden aynı düşmanlığa ulaştı. Marksist-Leninist temeller üzerine kurulan PKK, dinî sembolleri “feodal baskı” olarak tanımladı. Abdullah Öcalan’ın “Kadın ve Aile Sorunu” adlı kitabında çarşaf, “yüzyılların esareti” olarak nitelendirildi. Örtüsünü yırtan kadın, “özgürleşmiş” sayıldı. Özgürleşmiş kadınlar dağlarda gerillalara, kamplarda seroklara yoldaş edildi. Daha dün özgürlüğe ulaşmış! bu kadınlardan........





















Toi Staff
Gideon Levy
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein